Ekonomide ne kadar olumsuz parametre varsa hepsi devrede. Bütün göstergeler ekonominin dibe vurduğunu gösteriyor. Ama bunların tuzu kuru o nedenle umurlarında değil.
TÜİK enflasyon rakamları açıklıyor. ENAG'ın açıkladığı ile yarı yarıya. Sonra bir de TÜİK utanmadan diyor ki, hissedilen enflasyon diye bir şey var. Bu benim açıkladığımın iki katı diyor. Ancak sen açıkladığın düşük rakam üzerinden memura işçiye ve emekliye ücret artışı veriyorsun. Ama Çarşı pazarda hissedilen enflasyon dediğinin açıkladığın resmi oranın iki katı olduğunu kendin de kabul ediyorsun.
Şimdi bu terbiyesizlik değil mi? Bu vatandaşa eziyet değil mi? Yalan konuşup enflasyonu düşük göstererek, hükümetin emekliye işçiye ve memura yarı oranında maaş artışı yapması için pas atıyorsun. Öteki taraftan hissedilen enflasyon adı altında bir tanım geliştirerek terbiyesizlik yapıyorsun.
TÜİK'te bu işten kim yetkili ise tepeden aşağı adalete hesap vermesi gerekir. Yalan bilgi vererek vatandaşı zarara uğratmaktan adalete hesap vermesi lazım. O günler de gelecek. TÜİK de Erdoğan'ın dediğinin dışına çıkacak bir adım atamıyor. Merkez Bankası Başkanı daha senesini doldurmadan görevden alındı.
Erdoğan, Merkez Bankası Başkanlarını adeta mevsimlik tarım işçisi, mevsimlik fındık işçisi gibi çalıştırıyor. Hatta mevsimlik tarım işçileri bile daha avantajlı. Onlar gelecek sana gene işe çağırabilirsin. Bunlarsa Yemen Türküsü gibi giden gelmiyor. Merkez Bankası TÜİK başta olmak üzere ekonomi ile ilgili ne kadar kurumu varsa hepsini de kontrol altında tutuyor. Erdoğan istediği gibi çekip çeviriyor olan vatandaşa oluyor. Çarşı pazara gittiğinizde enflasyonun %60 ya da 70 değil %120.
Vatandaşın cebinden, çocuğunun harçlığından çalıp hissedilen enflasyon diye bir tanım geliştirmek terbiyesizlik alçaklık ve ahlaksızlıktır.