Dünyada eşine rastlanmayacak bir mücadele örneği vermiş olan milletimiz, içinde olduğu yokluk ve yoksullukta dahi hiçbir ülkenin boyunduruğu ve esareti altında yaşamayacağını tüm dünyaya ilan etmiştir.
Cumhuriyetimizin 100’üncü yılını büyük coşku ve gurura kutlayacağımız bu yılda coğrafyamızdaki gelişmeler dikkate alındığında, Ulusal Kurtuluş Savaşı yıllarında önce cephede, daha sonra çağdaşlaşma yolunda Atatürk’ün önderliğinde milletimizin vermiş olduğu mücadeleler, akıllardan çıkarılmaması gereken ibret ve derslerle doludur.
Bizler, uçurumun kenarındaki yıkık bir ülkeden modern bir Cumhuriyet yaratan Mustafa Kemal Atatürk’ün çocuklarıyız. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında, her zamankinden daha çok çalışmak, Atatürk’ün bizlere gösterdiği muasır medeniyet hedefinden ayrılmadan, daima aklın ve bilimin öncülüğünü benimseyerek; “kimsesizlerin kimsesi” olan Cumhuriyetimizi kalıcı bir biçimde demokrasi ile taçlandırmak hepimize düşen tarihi görev ve sorumluluktur.
Bu sorumlulukla; zafere giden yolun temel ilkelerinin belirlendiği ve Mustafa Kemal Atatürk’ün 108 gün Milli Mücadele’yi yönettiği Sivas’ımıza ve ülkemize değer katmak için gece gündüz demeden çalışmaya devam edeceğiz. Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinin atıldığı topraklarımızda, birlik ve beraberlik ruhunu yaşatarak ülkemizi daha aydınlık, daha çağdaş yarınlara hep birlikte taşıyacağız.
Bu duygu ve düşüncelerle, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, yaşadığımız toprakları bizlere vatan yapan ve milletin zaferini tüm dünyaya ilan eden tüm kahramanlarımızı rahmet ve minnetle anıyor, tüm vatandaşlarımızın 30 Ağustos Zafer Bayramı'nı kutluyorum.