Enerjinin iş yapabilme kapasitesi olduğunu vurgulayarak sözlerine başlayan Sındır, “birey, kurum, şirket veya ülke olarak bir iş yapmak, üretmek ve üreterek büyümek istiyorsanız enerjiye doğal olarak ihtiyacınız var demektir. Enerji konusu konuşulurken ilk söylenmesi gereken; en temiz enerjinin tasarruf edilen enerji olduğudur. Bakanlığın çalışmasında enerji tasarrufuna yönelik, toplumda farkındalık yaratmaya yönelik ne acıdır ki hiçbir şey görmedik. Enerjinin asıl kaynağı güneştir. Güneşi sadece güneş enerji santralleri ile değerlendirmek çok eksik kalır. Oysa ki Güneş, ısısıyla ve ışığıyla en temel enerji kaynağıdır ve yeryüzünün en büyük enerji üretimi de toprakta yapılan üretimdir. Yani buğday üretirsiniz, mısır üretirsiniz ve bu üretimle insanın ihtiyaç duyduğu en önemli enerjiyi sağlarsınız. Fakat ne yazık ki bugün Türkiye’mizde 3,5 milyon hektara yakın verimli tarım arazisi üretim dışında bırakıldı. Hatta kimi alanlar endüstri ve sanayi bölgelerine, kirli enerji üretim tesislerine, madencilik faaliyetlerine terk edilmiş durumda. Oysaki bu alanda sadece buğday üretseniz elde edeceğiniz enerjinin eş değeri, neredeyse on bin megavatı bulur. Politikasızlığın, politika olduğu AKP iktidarında ülkemiz her açıdan yanlış yönetiliyor. Yenilenebilir enerji kaynağına; ben bir terim daha ekliyorum; ‘Yenilebilir enerji kaynağı’. İşte tarımsal üretim, yenilebilir enerji kaynağıdır” dedi.
“NİYE ÇED SÜREÇLERİNDEN KAÇINILIYOR?”
Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu Başkanı Mustafa Yılmaz'ın ‘çevre dostu kaynaklarımız’ ifadesine dikkat çeken ve Türkiye’nin Avrupa’ya göre doğalgazı fahiş fiyattan aldığını söyleyen Sındır, “Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu Başkanı Sayın Mustafa Yılmaz'ın sunuş metninde ‘çevre dostu kaynaklarımızdan’ ifadesi var. Güzel, bizim de isteğimiz bu. Peki niye ÇED süreçlerinden kaçınılıyor? Enerji santrallerine yönelik yatırımlarla ilgili Çevresel Etki Değerlendirmesini sağlıklı bir şekilde yapın. Yapın ki toplumumuz, çevremiz, doğamız kirlenmesin. Avrupa doğalgazın bin metre küpünü 120 dolar civarında satın alırken Türkiye'nin aynı miktarda doğalgazı 280 dolara alıyor. Bunun nedenini CHP olarak sayın bakana sorduk, aldığımız cevap; ‘Ticari sır’ oldu. Doğalgaz alım fiyatı dünyada, Avrupa’da başka ülkelerde ticari sır olarak görülmüyor ama bizde ticari sır. Aradaki fark 160 dolar, velev ki fark 100 dolar olsun; 45 milyar metreküp doğal gaz ithal ediyorsak, 4,5 milyar dolar fazladan para ödüyoruz demektir. Doğalgazı neden Avrupa’dan daha pahalıya alıyoruz, bu akla ve izana sığmıyor” dedi.
“VATANDAŞI DÜŞÜNMÜYOR, ÜLKEYİ YÖNETEMİYORSUNUZ”
2019 yılında Avrupa’da elektriğe en yüksek zammın Türkiye’de yapıldığını ifade ederek sözlerini sonlandıran Sındır, şöyle konuştu: “Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının 2019 yılı hesaplarını Sayıştay incelemiş, konut ve işyerlerine elektrik satan 171 şirketten 37 şirketin tüketicilerden tahsil ettikleri elektrik enerjisi fonunu devlete yatırmamış olduğunu, 7 şirketin ise eksik yatırmış olduğunu tespit etmiş. Devlete ödenmeyen bu tutarın ne kadar olduğunu söylemek zorundasınız, halk bunu bilmeli. Kötü giden ekonomi ve salgın nedeniyle millet yoklukla, açlıkla, sefaletle mücadele ediyor ama bazı şirketler halktan topladığı parayı devlete ödemiyor. Yine, EPDK'nın Sayıştay raporunda, kurumun yıllardır kendi kestiği cezaları tahsil etmekten aciz olduğu görülüyor. Yani EPDK kestiği cezanın sadece yüzde 4'ünü tahsil edebilmiş, üstüne üstlük Maliye Bakanlığı Gelir İdaresiyle elektronik ortamda bu cezaların bildirimini, tahsilini hızlandıracak altyapıyı da kurmamış. Ceza kesilmiş, ondan sonra bırakılmış, gerisi seyredilmiş. Ama, karda, kışta, kıyamette ve özellikle pandemi şartlarında üretimden uzak kalan ve elektrik parasını ödeyemeyen ücretlinin, esnafın, çiftçinin anında elektriğini kesmeyi ihmal etmiyorsunuz sayın bakan. Ancak diğer yandan kestiğiniz cezaları, elektrik şirketlerinin halktan topladığı paraları tahsil edemiyor; fakat AB ülkeleri arasında ve salgın döneminde elektrik fiyatlarına gelen zamda en yüksek oranı siz uyguluyorsunuz. Vatandaşı düşünmüyor, ülkeyi yönetemiyorsunuz sayın bakan.”