1900’lerin ilk yarısında bazı ülkelerde kadınların üniversite eğitimine erişebilmelerine destek oluşturmak amacıyla Kadın Üniversiteleri’nin kurulduğunu, Japonya'da ise 800 üniversitenin yüzde 10'u, yani 80 tanesinin sadece kızlardan oluşan kadın üniversitesi olduğunu ifade eden CHP’li Vekil, “Ancak 2019 yılındayız... Bu noktada, kadınlar için ayrı üniversitelerin olması uygulamasının dünyadaki tarihsel kaynağını incelemek gerekirse, “Çeşitli dinlerdeki kadın-erkek ayrımının eğitime yansıtılması, devletin uygun gördüğü cinsiyet rollerini benimsemiş genç kadınlar yaratılması, kadınlara eğitim hakkı verilmediği ya da verilse de uygulamada çeşitli engellerle karşılaşılan durumlarda geçici bir kadın güçlendirilmesi, kurtuluş, bağımsızlık ya da özgürlük mücadelesinin bir parçası olarak kadınların eğitim düzeyinin yükseltilmesi çabası” gerekçeleri, bugün Türkiye’deki duruma benzetilebilecek, hiçbir eğitsel açıklaması bulunmayan, iç siyasetle ilgili gerekçelere dayanıyor” dedi.
Kadın üniversitelerinin kuruluşunun bir diğer tarihsel arka planının ise, yüz yıl öncesi için “ilerici” sayılabilecek gerekçesi ile nadir bir durum olan kadınların yüksek eğitim almalarının desteklenmesi olduğunu kaydeden Karabıyık, tümüyle erkeklerden oluşan üniversitelere girmenin zor olduğu dönemler için kadınların yüksek eğitime teşviki ve eğitimsiz bırakılan kız çocuklarına tepki ile, eğitimli kadınların yetiştirilmesi anlamını taşıdığını söyledi.
Kadınların artık her yerde olduğu günümüzde, kadın üniversitelerini “ilerici” bir model olarak sayan görüşe yer kalmadığını vurgulayan Lale Karabıyık, “Bu noktada, On Birinci Kalkınma Planı'nda yer alan kadın üniversitesi önerisi, kadın haklarını ilerletmek değil geriletmek ve kadını geri plana iten bir sonuç doğuracağı için kabul edilemez. Son yıllarda Türkiye’de kadınların sosyal hayata ve iş hayatına katılımının önünü kesen söylemleri ile AKP hükümetlerinin kadına bakışı değişmedikçe, bir kadın üniversitesi kurmanın kadın haklarının gelişimi üzerine ek bir yararı olması beklenemez” şeklinde konuştu.
Kurulması planlanan kadın üniversiteleri, Japon örneğindeki, “kendi örf, adet, gelenek ve töreleri doğrultusunda tarihsel bir süreç içerisinde gelişimci bir anlayışla kadınlarını donatmak için” ya da Çin örneğindeki gibi, yaşam koşulları nedeniyle eğitim çağında üniversite okuyamamış ileri yaştaki kadınları kapsayacaksa, bu çerçevenin net belirlenmesi gerektiğinin altını çizen Karabıyık, var olan eğitim sisteminde ve AKP zihniyetinde böyle bir amacın olmadığını söylemenin zor olmadığını dile getirdi.
“1923’de Cumhuriyet Devrimi ile uygulamaya geçirilen kadın-erkek eşitliği ve zorunlu laik eğitimle, kız ve erkek çocuklara eşit bireyler olma olanağını sağlayıp kızların tıpkı erkekler gibi, bütün bilim dallarında öğrenim görmelerinin bir temel insan hakkı olarak kabul edilmesi unutulmamalı, unutturulmaya çalışılmamalıdır” uyarısında bulunan CHP’li Karabıyık, “Bu noktada tepki gösterdiğimiz, 17 yıllık AKP iktidarında, diğer eğitim düzeylerinde yinelenen “100 yıl sonra karma eğitimden vazgeçilmesi” önerisini kadın üniversitesi uygulamasıyla birleştirip karma eğitime her düzeyde son verilmesi ve hem de okul öncesinden başlanarak üniversitelere kadar uzanan bir ayrımcılığın uygulanması riski. Kadın üniversitelerinin kuruluşunda karşı çıktığımız bu “kadını ötekileştiren, ayırmacı zihniyet” tir” dedi.
Üniversitelerin kadın-erkek olarak bölünmesi değil, belki birkaç üniversitede kadın çalışmalarında uzmanlaşılması ve kadın üniversitesine dönüştürülmesi modeli ile mümkün olabileceğini söyleyen Karabıyık, “Dünyaya ayak uydurmada ve gelişmelerle rekabet edebilmede daha fazla bilim, demokrasi, hak ve özgürlüklere ihtiyaç duyduğumuz bu dönemde, kadın üniversitesi kurulması gündeme gelmeden önce eğitim sisteminde çözülmesi gereken öncelikli sorunlar olduğu unutulmamalıdır. Üniversitelerimizde kız öğrenci sayısı erkeklerle eşitlenmiş hatta geçmiş olduğu bu tabloda, AKP eğitimi siyasetin arka bahçesi olarak gördüğü politikalarına son vermeli, Japonya’nın “kadın üniversitelerini” değil, dünyanın 3. Büyük ekonomisi oluşunu ve teknoloji konusundaki gelişmişliğini model almalıdır” şeklinde konuştu.
Bu plan ideolojik şekillendirme amacı taşıyorsa da, eğitimin böyle bir emele teslim edilmemesi gerektiğini vurgulayan Lale Karabıyık, “Eğer kadınları gerçekten düşünüyor ve fayda sağlamak istiyorsanız, önce kadınların daha fazla kararlara katılımını, daha fazla yönetim kademelerinde yer almalarını sağlayınız, kadın işsizliği sorununu çözünüz. Kadınları istihdama katmamanın milli gelir ve kişi başı gelir üzerindeki olumsuz etkisi de bilinirken, bu konuda istihdam yaratacak politikalar üretmek yerine, asırlar öncesine dönmek neden? Maalesef, getirilen ve incelediğimiz 11. Kalkınma Planında daha ileri ve iyi hedefler konacağı yerde, enflasyonda 2006, kişi başı gelirde 2013 rakamı hedef alındığı gibi, kadınların eğitiminde de 1 asır geriye gitmeyi hedeflemiş görünüyorlar. Maalesef” sözleriyle açıklamasını tamamladı.