CHP İstanbul Milletvekili ve AB Uyum Komisyonu üyesi Sibel Özdemir, AB uyum süreci kapsamında Rekabet Kanunu’nda yapılması planlanan değişiklikleri değerlendirdi. AKP’nin teklifinin AB mevzuatından uzak olduğuna vurgu yapan Özdemir, “16 maddenin sadece 4 veya 5 maddesi rekabet hukukunun AB mevzuatına uyumuyla ilgili. Geriye kalan diğer maddeler ise kurumun kadrolarıyla ilgili düzenlemeler. Teklif, Rekabet Kurumunun bağımsızlığı ve özerkliğiyle ilgili temel sorunu çözmekten çok uzak” dedi. Özdemir, “Teklifte rekabete aykırı eylemlerde yapısal tedbirler alma yetkisi getiriliyor. Oysa AB mevzuatında böyle bir düzenleme yok. Ayrıca bu Anayasa'mıza da aykırı. Burada gerçekten teşebbüslerin mal varlıklarına, ortaklık paylarına el koyma yetkisi getirilmesini sadece bizler değil teşebbüsler de endişe ile karşılamaktadır” dedi.
Yetkiler, keyfi kullanıma açık
Özdemir, teklifte kuruma sınırsız ve keyfi kullanıma açık yetkiler verildiğine dikkat çekerek, “AB mevzuatında daha teknik ve daha detaylı düzenlemelerle uyumlaştırma yapmamız gerekiyor. Yani dijital verilerin güvenceye alınması, ticari sırlar, yatırım ve ekonomi ortamında hukuka güven ve güvence, ticari sırların güvence altında olması önemli bir düzenlemedir. Bu ‘her türlü’ kavramının bir düzenlemeye ihtiyacı var” diye konuştu.
Devlet ihalesine inceleme eksik
Özdemir, “Eğer gerçekten AB’ye uyum diye bir çaba varsa bu kanun teklifinde mutlaka devlet desteklerine de yer verilmesi gerekiyordu. Gerçekten AB rekabet hukuku, devleti bir ‘özel sektör’ olarak görüyor. Bizim mevzuatımız için de devletin her türlü desteğini, özelleştirmelerini, ihalelerinin de incelenmesini ve denetlenmesini isteyen bir mekanizma isteniyor. İlerleme raporları bize böyle bir yükümlülük vermişken, biz de AB’ye uyumlaştırılan bir rekabet yasası yapıyorken böyle bir düzenleme eksik. Bunun için acilen bir denetleme mekanizması oluşturmalıyız” dedi.
Rekabeti partili Cumhurbaşkanı belirleyecek
Rekabet Kurumu kadrolarının sadece Cumhurbaşkanı kararıyla atama yapılmasına tepki gösteren Özdemir, şunları söyledi:
“AB bizi özellikle uyarıyor. Liyakate ve uzmanlığa dayalı farklı kurumsal deneyimlerin güvence altına alındığı bir kurumsal bir yapı kurmamızı istiyor. Bu sorun hâlâ ortada duruyorken diğer düzenlemeler, açıkçası, bir anlam ifade etmiyor çünkü bizde kurulun üyeleri doğrudan ‘partili Cumhurbaşkanı’ tarafından atanıyor. Bu da siyasi kadrolaşma ve kurumun bağımsızlığının ve özerkliğinin ortada olmadığını açıkça gösteriyor bize. Kanun teklifinde birçok kadro düzenlemesi var; bu kadro düzenlemeleri bu sorunları, çözüm getirmediği gibi, daha çok arttıracaktır.”