Bilal Erdoğan’ın okçuluk vakfını da soran Adıgüzel, futbol kulüplerinin mali borç batağında olduğunu ve kulüplerin borçları yapılandırılırken teminat alınıp alınmadığını sordu. Futbol Federasyonu’nda ve de kulüplerdeki finansal yapılanmaların kuralsız işleyişini eleştiren Adıgüzel oldukça çarpıcı sorular sordu.
MUSTAFA ADIGÜZEL (Ordu) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri, Sayın Bakanım ve çalışma arkadaşları, değerli basın mensupları; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Ben spor federasyonlarının sayısı ve yapısı konusunda bazı tespitler yapmak istiyorum. Tek federasyon altında toplanması gereken bazı spor dallarının ayrı ayrı organize edildiğini gördük. Birkaç örnek vermek istiyorum: Kış sporları var 5 tane; Buz Hokeyi, Buz Pateni, Türkiye Kayak Federasyonu, Türkiye Kızak Federasyonu ve Curling Federasyonu. Şimdi, birçok ülkede bunlar alt branşlar hâlinde, tek bir Kış Sporları Federasyonu olarak toplanmıştır. Yine, Üniversite Sporları Federasyonu ve Okul Sporları Federasyonu diye 2 ayrı federasyon var. Yine, bir enteresan örnek: Okçuluk Federasyonumuz v ardı, Geleneksel Spor Dalları Federasyonumuz vardı; şimdi de Geleneksel Okçuluk Federasyonu… Yani biraz ondan, biraz bundan. Sanki bu da Sayın Erdoğan’ın kıymetli evladının bu branşa ilgisi nedeniyle, şahsa özel kurulmuş gibi bir izlenim var. Savunma spor dalları için 6 ayrı federasyon var; Karate Federasyonu, Tekvando Federasyonu, Judo Federasyonu, Wushu Kung Fu Federasyonu, Kick Boks, Muaythai. Bu son 2’si zaten hemen hemen aynı. Yine, paralimpik sporların ayrı ayrı; Bedensel Engelliler, Görme Engelliler, İşitme Engelliler, Özel Sporcular. Tabii ki bu sporcuların her birisi engelli oluşları nedeniyle bizim için çok önemli ve özel. Ancak, bazı noktalarda ortak olması ve güç birliği yapılabilmesi için ortak bir federasyonda toplanıp alt branşlar oluşturulmalı diye düşünüyorum. Birçok Batı ülkesinde zaten farklı engelli kategorileri tek federasyonda toplanmıştır. Örneğin Almanya’da “National Paralympic Committee Germany” adı altında toplanmış, yine uluslararası “International Paralympic Committee” de bir üst federasyon olarak konumlanmıştır. Yine, Curling Federasyonu toplam 274 sporcusu olan 111 kulüp kayıtlı görünen bir federasyon. Ama baktığınız zaman, sanki her kulüpte 2 tane sporcu var gibi görünüyor. Türkiye’de toplam 64 federasyon var, Almanya ve Fransa’da ise 35 tane.
Görüntü şudur ki: Sanki birilerine makam ve pozisyon tedariki için bu yol tercih edilmiş gibi görünüyor. Bu şekilde kamu kaynaklarının spora değil, yönetimsel organizasyonlara, ofis ve bina hizmetlerine gittiği görülmektedir.
Spor kulüplerinin finansal yönetiminde sıkıntılar vardır. Türkiye’de futbol kulüpleri önceleri Denizbank tarafından verilen kredilerle büyük bir borç yükü altındaydı. Bu, Passolig’le beraber şimdi de daha çok Aktifbank üzerinden yürütülmekte. Birçok Süper Lig kulübü gelecekteki Passolig gelirlerini teminat göstererek ağır borç altına girmişlerdir. Bazı kulüplerin neredeyse 2025’e kadar Passolig gelirleri teminat altındadır. Aktifbank âdeta bu kulüplerin ortağı durumuna gelmiştir. Şu anda 4 büyük kulübün toplam borcu yaklaşık 10 milyar, diğer kulüplerin 5 milyar; toplam 15 milyar borçları vardır. Kulüplerin Aktifbanka ve Denizbanka olan borçlarını karşılamak için kaynak yaratmak maksadıyla en son Haziran 2019’da Bankalar Birliğinin aracı olduğu bir borçlanma yapılandırması gündeme geldi, bazı kulüplerle anlaşma sağlandı. İki yıl anapara ödemesiz, beş yıl vadeyle mevcut borçlar yapılandırıldı. Bu süreci kolaylaştırmak ve takip etmek için Kulüp Lisans Kurulu mevzuatında aynı dönemde düzenleme yapıldı. Bu süreçte kulüp baş kanlarına da mali sorumluluk getiriliyordu. Bakın, Ali Koç imzalamadı bunu, nedenini kendilerine sormak aydınlatıcı olabilir. Fikret Orman imzaladı ama ancak ekim sonunda gelecek ödemeden önce Kulüp Başkanlığından ayrıldı ve tekrar da aday olmadı. Bu şekilde verilen krediler ve kaynak aktarımlarında harcama kısıtlaması yok ve bir cezai müeyyide de yok. Böyle büyük kamu kaynaklarının -tartışmalı bir şekilde- kulüpler üzerinden özel bankalara aktarılması ancak kanun ya da Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle yapılması gerekirken burada sanki bürokratlara “Beni karıştırmadan gerekeni yapın.” denilmiş izlenimi vardır. Yoksa kanun ve kararname desteği olmadan bürokratların böyle büyük uygulamalara girme şansları yoktur. Futbol Federasyonunun yönetimindeki kişilerin kaç tanesi futbol kökenli biliyor musunuz? Ben 1 tane gördüm.
Bakanlık bünyesindeki Spor Hizmetleri Genel Müdürü de aynı zamanda Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu ve İcra Kurulu üyesidir. Federasyondaki bu finansal ağırlıklı yapılanma da bu işlerin önceden planlandığı izlenimini vermektedir.
Şimdi soruyorum: Halk ve Ziraat Bankaları kulüplere borçları yapılandırma adı altında kredi verirken teminat olarak ne aldı? Teminat almadıysa bu krediyi nasıl verdi? Bu yolla kulüplere aktarılan kamu kaynağı toplam ne kadardır? Kaç kulübe aktarım yapılmıştır? Yapılan protokolün içeriği nedir? İzleme ve denetlemesi yapıldı mı? Şu ana kadar protokol metnine uymayan kulüp var mıdır? Nisan 2020’de Kulüp Lisans Kurulu 20 -21 sezonuna dair ilk denetlemesini yapacak. O dönemde bir protokol ve harcama kriterlerine aykırı bir kulüp tespit edilirse bankaların ve kurulun kulüpler üzerindeki yaptırımı n e olacaktır? Puan silme ya da para cezasıyla mı kalacaktır?