Gerçek Muhabir

Tekin Bingöl: Devlet 40 bin çocuğunun derdine derman olacak bu sensörü alamayacaksa, alamayacak durumunuzdaysa vay hâlinize, vay bu ülkeyi yönetenlere!

GÜNDEM

CHP’nin diyabet hastalarının sorunlarının araştırılması için verdiği araştırma önergesi, TBMM Genel Kurulu’nda, AKP ve MHP’nin oyları ile reddedildi. CHP Ankara Milletvekili Tekin Bingöl, diyabet tedavisinde kullanılan sensörün ücretsiz verilmesi gerektiğini ifade ederek, "40 bin, bu devlet 40 bin çocuğunun derdine derman olacak bu sensörü alamayacaksa, alamayacak durumunuzdaysa vay hâlinize, vay bu ülkeyi yönetenlere! 40 bin çocuk ya, hepsi hepsi 40 bin çocuk. SGK ödemiyor, niye ödemiyor?" diye sordu. 

CHP’nin diyabet hastalarının sorunlarının araştırılması için verdiği araştırma önergesi, TBMM Genel Kurulu’nda, AKP ve MHP’nin oyları ile reddedildi. CHP Ankara Milletvekili Tekin Bingöl, diyabet tedavisinde kullanılan sensörün ücretsiz verilmesi gerektiğini ifade ederek, "40 bin, bu devlet 40 bin çocuğunun derdine derman olacak bu sensörü alamayacaksa, alamayacak durumunuzdaysa vay hâlinize, vay bu ülkeyi yönetenlere! 40 bin çocuk ya, hepsi hepsi 40 bin çocuk. SGK ödemiyor, niye ödemiyor?" diye sordu. 

CHP’nin diyabet hastalarının sorunlarının araştırılması için verdiği önergenin TBMM Genel Kurulu’nda öne alınması önerisi görüşüldü. AKP ve MHP’li milletvekillerinin oyları ile öneri reddedildi.

CHP Ankara Milletvekili Tekin Bingöl, diyabet hastalarının sorunlarıyla ilgili şunları açıkladı: 

“Gelelim bugünkü konuya. Dün 14 Kasım’dı, Dünya Diyabet Günü. Bu hastalık 'şeker hastalığı' olarak bilinir ve size uzun uzun şeker hastalığını anlatmak istemiyorum çünkü toplumun her kesimi bu hastalıktan bir şekilde mustarip olduğu için genel hatlarıyla biliniyor. Şimdi, bu hastalığın 2 tipi var; bir, Tip 1 diyabet, iki, Tip 2 diyabet. Bildiğiniz gibi, Tip 1 diyabet bir çocukluk hastalığı, 0-18 yaş diye nitelendirdiğimiz o çocuklarımızın, gençlerimizin gerçekten hayatını zehreden bir hastalık. Tip 2'ye daha ileri yaşlarda yakalanılıyor ama bugün Türkiye'de 12 milyonun üzerinde şeker hastası vatandaşımız var, bu dertten mustarip. Bu hastalık kronik bir hastalık yani ömür boyu sürüyor. Düşünün, o çocuklarımız, o masum çocuklarımız her gün birkaç kez ciltlerine batırılan iğnelerle yaşamak zorunda bırakılıyor. Şimdi teknolojinin gelişmesiyle birlikte yeni birtakım uygulamalar çıkıyor ve bu uygulamalar dünyada gerçekten birçok şeker hastasının derdine bir nebze olsun derman oluyor. Nedir bu? Glikoz ölçüm cihazı yani sensör. Bu, cilde monte ediliyor ve muhtelif dönemlerde pompalanarak çok rutin bir şekilde, düzenli bir şekilde kandaki şekeri ölçüyor ve o çocuklarımız o iğne batırılma zulmünden kurtuluyor. Bunu Türkiye yapıyor mu? Maalesef yapmıyor, SGK bunu ödemiyor. Tespit edilen 40 bin çocuğumuz var. 

"BU DEVLET 40 BİN ÇOCUĞUNUN DERDİNE DERMAN OLACAK BU SENSÖRÜ OLAMAYACAKSA"

40 bin, bu devlet 40 bin çocuğunun derdine derman olacak bu sensörü alamayacaksa, alamayacak durumunuzdaysa vay hâlinize, vay bu ülkeyi yönetenlere! 40 bin çocuk ya, hepsi hepsi 40 bin çocuk. SGK ödemiyor, niye ödemiyor? Belki birazdan buraya gelecek olan Adalet ve Kalkınma Partisi sözcüsü şunu diyebilir: "Bakanlık bununla ilgili bir çalışma başlattı, yerli versiyonunu üretecek." Çok güzel biz bunun yerli üretime kavuşturulmasını ve çocuklarımızı rahatlatmasını yürekten destekleriz ama gelin görün ki henüz ne olduğu belli değil, test aşamasında; süresi, ne zaman olacağı belli değil. Ya, Allah aşkına, hiç olmazsa şu dönemde o yerli üretim devreye girinceye kadar bu sensör yani glikoz ölçüm cihazları bu çocuklarımıza verilse SGK bunu karşılasa kötü mü olur ya?

Bu bir insani ve vicdani mesele, bunun siyasi yönü yok. Ben bu burada bulunan milletvekillerinin bu önemli konuya hassasiyet göstereceğini düşünüyorum. Ya, bu çocuklar bizim çocuklarımız, bu sensör cihazını bu süre içerisinde verdiğimizde çok büyük bir ekonomik yük getirmeyecek ama çocuklar rahat edecekler, mutlu olacaklar, yüzleri gülecek; aile bu kaygıları taşımaktan uzaklaşacak, doktorlar her gün önlerine gelen bu çocukları gördüklerinde içleri acımayacak. En azından bunu ve birlikte becerelim, en azından birlikte bunu yapalım. Bu çok uzak, uzun ve çok pahalı bir şey değil. Gelin buna destek verin, şu sensör cihazını bu çocuklarımıza ulaştırmayı kolaylaştıralım. Hepimiz en azından bunlara bir şey yapmanın birlikte mutluluğunu yaşayalım diyorum, saygılar sunuyorum."

“SAĞLIK HARCAMLARININ YAKLAŞIK DÖRTTE BİRİ DİYABETE YAPILIYOR”

İYİ Parti Isparta Milletvekili Aylin Cesur, Diyabet Haftası’nda olunduğunu hatırlatarak, “Türkiye’de 9 milyon diyabetli birey var” diye konunun ciddiyetine dikkat çekti. Cesur, Türkiye’de yapılan çalışmalarda son 12 yılda diyabet oranının yüzde 90 arttığının tespit edildiğini açıklayarak, “Türkiye’de sağlık harcamalarının yaklaşık dörtte biri diyabete yapılıyor” dedi.

Cesur, iktidara diyabet sensörlerinin geri ödeme kapsamına alınması çağrısında bulunarak, şunları söyledi:

“Diyabetle ilgili bütün kuruluşlar, başta çocuklar olmaz üzere TİP-1 diyabetlilerin tanıdan itibaren sensör kullanmalarını öneriyor. Sensörler şekerin düşüklüğü riskini azaltarak güvenli uyumayı sağlıyor. Birçok konuda sensörlerin kan şekerini iyileştirdiğini, hemoglobin a1c hedefine ulaşma oranını yükselttiğini gösteriyor. Sensürlerin komplikasyonları ve komplikasyonların sağlık sistemine mali yükü kısa ve uzun sürerde azalttığı ortada. Sensörlerin ilk seneden sonra hastane masraflarındaki azalma ile kendini telafi ettiği de saptanmış. Ülkemizde sensörlerin geri ödene kapsamına alınması uzun süredir gündemde ancak halen adım atılmamış. Defalarca bu kürsüden de dile getirdik. Kaynaklarımızın sınırı olması dikkate alınarak, bizim önerimiz ilk aşamada 18 yaş altı çocuklar ve gebe TİP-1 diyabetliler olmak üzere kan şekeri oynak seyir gösteren ve hipoglisemiyi hissedemeyen hastaların glikoz ölçüm sensörlerinin geri ödeme kapsamına alınması.”

HDP Batman Milletvekili Necdet İpekyüz, iktidarın sağlıkta dönüşümle övündüğünü ancak diyabet hastası çocukların kan şekerinin ölçümü için halen parmaklarının iğne ile delinmek zorunda kalındığını dile getirerek, “Siz öyle bir aşamaya getirdiniz ki, çocukların parmakları deliniyor, her seferinde diyorsunuz ki ‘Dünyada teknolojiyi geliştirdik ve her yerde en üst seviyeye ulaştık. Sağlıkta birçok dönüşümü yaptık’. Siz daha çocukların parmağının günde 10-15 kez delinmesine müsaade ediyorsunuz” dedi.

“YOKSUL ÇOCUKLARA SEYİRCİ KALMIŞ OLUYORSUNUZ”

İpekyüz, diyabet hastası çocukların sorunlarının çözülmediğini de vurgulayarak, “Diyorsunuz ki ‘Sosyal devlet para gözümüze gelmez’. Ama çocuklarla ilgili bir konuda para gözünüze geliyor ve bunu görmemezlikten geliyorsunuz. Ne oluyor, yapılmadığı zaman çocuklarda böbrek yetmezliği gelişebiliyor. Çocuklar diyalize girecek. Çocukla görmesini kaybedebiliyor. Çocuklarda kalple ilgili problem çıkabiliyor. Onun dışında, bir anne ve baba çocuğunu okula gönderdiğinde, bir yere gönderdiğinde ‘Şekeri yükseldi mi, terledi mi, başına bir şey geldi mi?’ diye düşünüyor. Bunu da biliyoruz, yoksulluğun olduğu, insanların açlıkla baş başa kaldığı yerde, asgari ücretin artık açlık sınırında olup, belli bir çoğunluğu kapsadığı yerde siz sensör temin etmezseniz, yoksul çocuklara seyirci kalmış oluyorsunuz” diye konuştu.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.