Türk Tabipleri Birliği (TTB) koronavirüsle ilgili merkezlerinde basın toplantısı düzenledi. Açıklamaya TTB Merkez Konsey Başkanı Sinan Adıyaman, TTB Koronavirüs İzleme Grubu üyeleri Cavit Işık Yavuz ve Özlem Azap katıldı, otururken aralarındaki mesafeyi korudular.
‘YÜKSEK RİSK’ GİBİ BİR CEVAP GELİYOR’
Sinan Adıyaman, koronavirüslü hasta sayısının Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığından yüksek olduğunu yönünde duyumlar aldıklarını aktardı: “Hasta sayısının bize belirtilen 18 kişiden çok daha fazla olduğuna dair duyum alıyoruz. Test sonuçlarının pozitif geldiği ancak bunların 18 kişilik grupta olmadığı, test sonucu negatif geldiği zaman bir daha teste yollandığında ‘yüksek riskli’ gibi tuhaf bir cevabın geldiğini duyuyoruz. Bunların toplam hasta sayısına ilave edilemediğini duyuyoruz. Bu sağlık çalışanları açısından riskli bir durum. Sağlık Bakanlığına sesleniyoruz. Krizi beraber yönetelim. Koordinasyonlu yürütmemiz gerekli.”
‘CERRAHA BİR MASKE VERİLMİŞ’
Sokağa çıkma yasağına gerek olmadığını ve sosyal mesafenin korunması gerektiğini belirten Adıyaman, önleyici tedbirlerde sorun yaşandığını vurgulayarak, “Büyük bir ilimizde infial var. Sağlık çalışanları panik halinde Maske yok. Örneğin Urfa Devlet Hastanesinden mesaj atıldı bize. Bir cerraha bir tane maske verilmiş” ifadelerini kullandı.
‘DEĞİL KARANTİNA NORMAL İNSAN YAŞAYAMAZ’
Umre’den yurttaşların dönüşü sırasında gerekli önlemlerin alınmadığına dikkat çeken Adıyaman, şunları belirtti:
“Umre’den gelenlerin 4 bini karantinaya alındı. Diğerlerine evlerinizden çıkmayın denildi ve bunlar tüm Türkiye’ye yayıldı. Haftalardır annesini, babasını görmeyenler ellerini öpüyor. Siz böyle bir popülasyonun geleceğini biliyorsunuz, gece yarısı 2’de mi karar veriyorsunuz? Gece yarısı gençlerimiz sokaklara atıldı. İnsanlar değil karantina, normal insanın yaşayamayacağı yerlerde karantinaya alındı.”
Adıyaman sınavların, düğünlerin, meslek örgütlerinin seçimlerinin, siyasi partilerin kongerelerinin ertelenmesi gerektiğini ekledi.
‘15 AYI KALDI DİYE BİLİRİZ’
Coronavirüsün aşısı ve ilacının henüz geliştirilemediğini söyleyen Özlem Azap şu bilgileri paylaştı: “Nisan ayında klinik çalışmalarının başlayacağını biliyoruz. İlaç ve aşı geliştirilmiş değil. Ocak ayından beri 18 ay ifade ediliyor, 3 ay geçti. 15 ayı kaldı diyebiliriz. İlaç firmaları kazançlı görmedikleri için aşı üretimine gitmek istemiyorlar. Bu çalışmaları kamu yararına dernekler destekliyorlar.”
‘KALABALIK ORTAMLARDAN UZAK DURUN’
Cavit Işık Yavuz ise aşı ve tedaviye bel bağlanamayacağını vurgulayarak, “Dünya Sağlık Örgütü 3 noktaya dikkat çekiyor. Hazırlıklı olun, vakayı tesbit edin ve en önemlisi bulaş hızını düşürün. Bulaş hızını düşürmek için 2 yol var. El yıkaması, kalabalık ortamların azaltılması ve uzak durulması” dedi.
‘7 BİN TEST YAPILDIĞINI BİLİYORUZ’
TTB’nin açıklamasını da Sinan Adıyaman okudu. Adıyaman şunları açıkladı: “Bugüne kadar yaklaşık 7 bin hastada test yapıldığını biliyoruz. Oysa salgınla mücadelede başarılı olan ülkelerin deneyimleri bu sayının çok daha üzerinde olmamız gerektiğini göstermektedir. Ayrıca tanı için gereken test kitinin üretim kapasitesinin haftada 2 bin testin üzerine çıkarılması gerektiği de açıktır. Bakanlığın uygulanan test sayıları ile pozitif ve negatif çıkan test sayılarını günlük olarak kamuoyu ile paylaşmasını gerekli buluyoruz.”
‘14 GÜN TECRİT EDİLMELİLER’
“Yurtdışından gelenler ile vaka temaslıların tümü kayıt altına alınmalı 14 gün süreyle tecrit edilmeli ve izlenmelidir. Evlerinde tecritte tutulan şüpheliler TSM’ler tarafından görevlendirilecek sağlıkçılar tarafından, her gün düzenli olarak yapılacak ev ziyaretleriyle takip edilmelidir. Bu şüphelilere tecritin önemi ve uyulması gereken kurallar konusunu da içeren eğitimler yine aynı personel tarafından verilmelidir. Şüphelilerin durumu hergün rapor edilmelidir.”
‘YOĞUN BAKIM KAPASİTESİ ÖNGÖRÜLMELİ’
“Hastaların yüzde 20’sine varan bölümünün hastaneye yatışının gerektiği, yüzde 5’ine varan bölümünün yoğun bakım gerektirdiği bilinmektedir. Dünya deneyimleri hasta sayısı arttığında özelikle yoğun bakım yataklarının ve ventilatör gibi ileri destek sistemlerinin kısa sürede ihtiyaca yanıt veremeyecek duruma geldiğini ve bunun da ölümleri arttırdığını göstermektedir. Hastalığın olası yaygınlaşmasında ülkemizde, zaten hali hazırda sıkıntı yaşanan, yoğun bakım hizmet kapasitenin ciddi yetersizlik yaşayacağı öngörülmeli ve buna ilişkin hazırlık ve planlamalar bir an önce yapılmalıdır.”