Oxford Üniversitesi konuk öğretim üyesi Prof. Dr. Alev Özkazanç, son dönemde karısını ve çocuklarını öldürdükten sonra intihar eden erkeklerin küresel ölçekte yaşanan erkeklik krizinin bir parçası olduğunu söyledi. Özkazanç “Bu kıyıcı ama aynı anda intiharcı baba figürü, ülkede hem ataerkil ailenin ve erkekliğin krizini, hem de siyasi iktidarın niteliğini kavramamız için önemli bir ipucu. Bunlar yasanın, devletin, tek adamın ve aile reisinin gücünü değil bizzat bunların hep birlikte çöküşüne dair güçlü semptomlar olarak görünüyor” dedi.
“Yok etme ve yok olma” arzusuÖzkazanç, Kısa Dalga Podcast’te ( www.kisadalga.net ) yayınlanan “Kıyıcı intiharlar: Erkeklik krizi” başlıklı podcastinde ünlü yazar Stefan Zweig’ın Amak Koşucusu romanını hatırlatarak “Amok koşucusu, Malezya kültürüne ait bir mittir. Buna göre, cinnet geçiren genç erkek palayla kalabalığın içine dalar. Yoluna çıkan herkesi öldüren erkek sonunda kaçınılmaz biçimde öldürülür. Burada yok etme ve yok olma arzusu iç içe geçer. Sadece bireyleri değil, belirli siyasi rejimlerin mantığını kavramak için de Amok Koşucusu bize ilham verebilir. Pek çok olayda karısını ve bazı durumlarda da çocuğunu öldürdükten sonra intihar eden erkekler, yani bu kıyıcı ama aynı anda intiharcı baba figürü ülkede hem ataerkil ailenin ve erkekliğin krizini hem de siyasi iktidarın niteliğini kavramamız için önemli bir ipucudur. Bunlar yasanın, devletin, tek adamın ve aile reisinin gücünü değil bizzat bunların hep birlikte çöküşüne dair güçlü semptomlar olarak görünüyor.Çünkü babanın yasasının çöküşü her düzlemde yasa ve normların ihlali olarak tezahür ediyor.”
(T24)