Gerçek Muhabir

Kılıçdaroğlu'ndan Erdoğan'a İsveç eleştirisi: "Bana göre tükürdüğünü yaladı. Devletin itibarını yerle bir etti"

GÜNDEM

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, NATO zirvesi kapsamında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı eleştirdi. Kılıçdaroğlu, "Reuters’te bir haber çıktı İsveç’in NATO’ya gelişini onaylamadan önce Bilal Erdoğan ile ilgili olarak. Yalanlandı haber. Reuters ne dedi, ‘Ben haberimin arkasındayım.’ İsveç’in NATO’ya girişine evet dedi. Biz baştan beri NATO’nun genişlemesini istiyoruz zaten. Ben doğruyu söyledim linç edildim. Erdoğan geldi aynı şeyi yaptı, üstelik bana göre tükürdüğünü yaladı. Devletin itibarını yerle bir etti" diye konuştu.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, NATO zirvesi kapsamında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı eleştirdi. Kılıçdaroğlu, "Reuters’te bir haber çıktı İsveç’in NATO’ya gelişini onaylamadan önce Bilal Erdoğan ile ilgili olarak. Yalanlandı haber. Reuters ne dedi, ‘Ben haberimin arkasındayım.’ İsveç’in NATO’ya girişine evet dedi. Biz baştan beri NATO’nun genişlemesini istiyoruz zaten. Ben doğruyu söyledim linç edildim. Erdoğan geldi aynı şeyi yaptı, üstelik bana göre tükürdüğünü yaladı. Devletin itibarını yerle bir etti" diye konuştu.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bu gece Habertürk TV canlı yayınında “Nedir, Ne Değildir” programında, Mehmet Akif Ersoy’un sorularını yanıtladı.

“SEÇİM KAMPANYASI BAŞARILIYDI”

Seçim kampanası sürecinin İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile birlikte yürütüldüğüne dair iddiası ve “Seçim kampanyası başarılı mıydı” sorusuna Kılıçdaroğlu, şu yanıtı verdi:

“Seçim kampanyası başarılıydı. Ekrem Bey, zaten Cumhurbaşkanı Yardımcısı adayıydı. Onun seçim kampanyası içerisinde olması kadar doğal bir şey yok. Hiç eksiğimiz olmadı dersem, doğru olmaz. Belki altı liderin bir arada konuşması daha az olabilirdi, daha fazla farklı yerlere ayrı ayrı yerlere gidebilirdik.”

“KENDİMİ HİÇ YALNIZ HİSSETMEDİM. GÜÇLÜ BİR DAYANIŞMA KÜLTÜRÜMÜZ VAR”

“Kendinizi yalnız hissediyor musunuz” sorusuna Kılıçdaroğlu yanıtı verdi:

“Hayır, biz bir aradayız. Durum değerlendirmesi yapılırken ben tek başıma değerlendirmem. Elbette benim de görüşüm olur. Ben olabildiğince görüşümü en son açıklarım, arkadaşlar düşüncelerini daha rahat ifade etsinler diye. Parti Meclisi’nde de böyle olur, Merkez Yönetim’de de böyle olur. Milletvekilleri ile kapalı bir toplantı yapıyorsak orada da en son görüşlerimi açıklarım. Milletvekili arkadaşlarımız, ‘genel başkan böyle söyledi, ben söylemeyeyim’ diye bir duyguya kapılmasınlar diye. Kendimi hiç yalnız hissetmedim. Güçlü bir dayanışma kültürümüz var.”

İmamoğlu ve Yavaş’ın 14 Mayıs gecesi “Kazanıyoruz” açıklamasına ilişkin kendisine yöneltilen soruya Kılıçdaroğlu, “Orada bir masa etrafında toplanmış vaziyetteyiz. Ben de oradayım, diğer arkadaşlar da orada. Sayın İmamoğlu ile Sayın Yavaş da orada. Faik Bey ilk açıklamayı yapmıştı. Sonra, Sayın Yavaş ve İmamoğlu’nun açıklama yapması yönünde görüş belirlendi. Öyle bir karar çıktı” dedi.

“PROTOKOL VAR, BU PROTOKOLLE İLGİLİ KONUŞMAM DOĞRU DEĞİL”

Kılıçdaroğlu şunları söyledi:

(Ümit Özdağ ile yaptığınız özel bir protokol var mı) “Var, Bu protokolle ilgili konuşmam doğru değil. İki kişi arasında yapılan ve iki kişinin namusuna teslim edilen bir protokoldür. Benim bu konuda konuşmam en azından ahlaki olarak doğru değil. (Sayın Öztrak niye yok gibi bir açıklama yaptı?) Öztrak, protokolü bilmiyor”

“Bir seçime girdik, kazanamadık. Siyasette bir mücadele eşit koşullarda olursa onu bir şekli ile yenilgi olarak kabul edersin. Koşullar eşit değil, koşullar ahlaki değil”

Kılıçdaroğlu, ayrıca kendisi ile ilgili yayınlanan ses kaydının araştırıldığını ve savcılığa bildirileceğini ifade etti.

“TRT, KENDİ YASASINA GÖRE TARAFSIZ YAYIN YAPMAK ZORUNDA. TRT’Yİ DE MAHKEMEYE VERDİK. AİHM’E KADAR GÖTÜRECEĞİZ”

(Cumhuriyet Halk Partisi’nde kaotik bir durum var gibi bir algı oluştu?) “Bunu en çok medya kullanıyor. Çünkü, saray onu istiyor. Saray zamların tartışılmasını istemiyor. Bir partinin içindeki tartışmayı gazetelerin manşetlerine taşımak, onları büyütmek, internet sitelerinin tamamında birinci haber yapmak… Bu kadar zam normal mi? Niye onlar manşetlere taşınmıyor? Havuz medyası zamları manşet yaptı mı? TRT manşet yaptı mı? Şunun için söylüyorum, kaldı ki bulunduğunuz konum itibariyle izleme şansınız olmayabilir, benim gibi… Beni dinleyen sade yurttaş da bunu bilmeli. Devletin aygıtları, devletin televizyonunun Cumhuriyet Halk Partisi’ne ayırdığı süre 10 dakikaysa AK Parti’ye ayırdığı süre bir buçuk saat. Bu adil mi? Milliyetçi Hareket Partisi’ne ayırdığı süre dört beş katımız ve TRT, kendi yasasına göre tarafsız yayın yapmak zorunda. TRT’yi de mahkemeye verdik. AİHM’e kadar götüreceğiz. TRT dediğimiz devletin kurumu, benim vergilerimle yayın yapacak; yasasına aykırı davranacak. Ondan sonra biz kalkacağız TRT’ye ‘Bu devletin televizyonu’ diyeceğiz. Devletin değil, sarayın televizyonu. Saraydan nasıl talimat alıyorsa aynı şekilde yayın yapıyor. Orada da ahlaki kurallara uyulmuyor. Tek sandıklı yerlerde en çok izlenen televizyon kanalı TRT. Bütün sahtekarlıkları yayınlayan TRT. Kanal izleyemiyor, yok.”

“TOPLUM ÖYLE BİR HALE GELDİ Kİ DEMOKRATİK ORTAMI BİLE KAOS OLARAK GÖRMEYE BAŞLADI”

“Biz tek adam partisi değiliz. Toplum öyle bir hale geldi ki demokratik ortamı bile kaos olarak görmeye başladı. İnsanlar düşüncelerini söyler, eleştirir genel başkanını ne var bunda? Kıyamet mi kopar, bu yeni de değil. Ama karşı tarafa bakıyorlar orada tek adam rejimi var, bize dönüyorlar ‘Niye siz tek adam değilsiniz, neden onların yaptığı gibi yapmıyorsunuz’ diyorlar. Biz öyle değiliz, bu ülkeye demokrasiyi getiren bir partiyiz, insan haklarını getiren partiyiz biz, düşünce özgürlüğünü savunan partiyiz biz. Kim adaletsizlik ile karşı karşıya kaldıysa bize oy versin vermesin biz onların haklarını savunan bir partiyiz. Biz cumhuriyeti kuran bir partiyiz. Dolayısıyla bizi diğer partiler gibi değerlendirmesin.”

“BEN HİÇBİR ZAMAN ADAYIM DEMEDİM. BUNDAN ÖNCEKİ KURULTAYLARDA DA ADAYIM DEMEDİM”

“Ben hiçbir zaman adayım demedim. Bundan önceki kurultaylarda da adayım demedim. İlk Genel Başkan olduğumda da ben adayım demedim ama o dönemin koşulları getirdi. Aday olmam istendi… Ben kimseye gidip, ‘Beni aday gösterin’ demem, diyemem. Benim ahlakıma uygun değil; partinin geleneklerine uygun değil.”

"SAYGI DUYARIM"

(Aday olmadığınız durumda, nasıl bir yol izlersiniz? Birini mi işaret edersiniz?) “O ayrı bir konu. Başka bir genel başkan adayı çıkarsa partinin iyi yöneticiliğinden, partinin geleneklerine bakacağından ve o geleneklere derinleştireceğinden, demokrasi kültürünü geliştireceğinden, eleştiri yapanlara saygı ile bakacağından, eleştiri yapanlara ‘tasfiye ederim’ düşüncesine girmediği zaman elbette ki böyle bir aday çıkarsa saygı duyarım.”

(Yerel seçimlerdeki motivasyon kaynağı nedir?) “Orada sahtekarlıklar olmayacak. Erdoğan’ın yaptığı sahtekarlıklar, montaj videolar olmayacak. A Haber yalan haberler üretmeyecek, Yeni Şafak oturup da başkalarının paralarından bir siyasi parti liderini karalamak için belli hesaplara montaj videolar göndermeyecek. Orada daha demokratik ölçüler içinde yarışılacak. Yeni Şafak’ta köşe yazarları var, köşe yazarları şunu sormalı; bu gazete niye sahtekarlık yapıyor? Bu gazete niye sahte videolar yayınlıyor? Bu gazete gelip de niye Kemal Kılıçdaroğlu ile röportaj yapmıyor? Siz bana nasıl soru soruyorsanız, onlar da bana aynı soruları sorsun. Benim o zaman onlara bu sahtekarlığı niçin yaptınız diye sorma hakkım olacak. Siz bir gazeteci misiniz? Bir siyasi partinin yan organı mısınız? Ben bunu sormak isterim.”

“CHP İÇİN ASIL OLAN ALTI PARTİ LİDERİNİN İMZALADIĞI ORTAK MUTABAKAT METNİDİR”

“Sayın Özdağ ile ilgili yaptığım görüşmelerden, Sayın Sinan Oğan ile yaptığım görüşmelerden de diğer parti liderlerinin bilgisi vardı. Bu protokolle ilgili bilgileri yoktu. CHP için asıl olan altı parti liderinin imzaladığı ortak mutabakat metnidir.”

(Yeşil Sol Parti’nin yerel seçimlerde aday çıkartma kararı) Ankara, İstanbul, Adana, Mersin zaten bizim. Ayrıca biz, Balıkesir’i alacağız; Bursa’yı alacağız; Manisa’yı alacağız; Denizli’yi alacağız…"

“GENEL SEÇİMLERDE SAHTEKARLIK VARDI, YALANLAR VARDI. BUNLAR OLMASAYDI BİZ KAZANIYORDUK”

“14 Mayıs'ta kuralları bozan birisi var. O kuralları uygularken sahtekarlık yapıyor. Kuralları bozan birisi ile biz yarıştık. Dolayısıyla yerel seçimlerde böyle bir ortam olacak mı olmayacak mı? Yerel seçimler farklı. Onun kendi iç dinamikleri var. O dinamikler içinde yürüyeceğiz."

 “Yerel seçimlerde halkın kendisi ittifak yapar. Liderler çok halk bakar. Yerel seçimlerde belediye başkanları aşağı yukarı herkes tanır. Büyük metropoller hariç. Kim daha iyidir, nedir ne değildir bilinir, gider oyunu ona verir. O dinamikleri göz ardı etmemek gerekiyor."

“CHP’Yİ EN UFAK AYRINTISINA KADAR İZLİYORSUNUZ, EKONOMİYİ DE EN UFAK AYRINTISINA KADAR İZLEMENİZ LAZIM”

"Ekonomiyi konuşmayacağız sanırım... Bakın, CHP’yi en ufak ayrıntısına kadar izliyorsunuz, ekonomiyi de en ufak ayrıntısına kadar izlemeniz lazım. Siz bu soruları sormak isterseniz, Erdoğan sizin karşınıza çıkamaz. Çünkü Erdoğan’ın karşısına seçilen gazeteciler çıkıyor. Önceden sorular veriliyor. Arkasına bir prompter kuruluyor. Erdoğan hazır soruları alıyor, prompterdan okuyor. Ülkenin bütün sorunlarına yanıt veremiyorsan sen nasıl Cumhurbaşkanlığı yapıyorsun?”

“PARTİNİN YAPTIĞI AÇIKLAMALAR, ÖRGÜT TARAFINDAN NE KADAR İÇSELLEŞTİRİLDİ VE ÖRGÜT BUNU TOPLUMA NE KADAR YANSITIYOR BİZİM BUNLARI DENETLEMEMİZ LAZIM”

(Örgütleri neden kendinize bağladınız?) “Şunun için bağladım; örgütlerin daha dinamik çalışmalarını istiyorum. Ve örgütleri daha iyi denetlemek istiyorum. Şöyle, bizim yaptığımız yani partinin yaptığı açıklamalar, yayınladığı genelgeler, yazılar, genel başkanın yaptığı konuşmalar örgüt tarafından ne kadar içselleştirildi ve örgüt bunu topluma ne kadar yansıtıyor bizim bunları denetlememiz lazım."

(İstanbul İl Başkanı değişecek mi?) “Normal yasalara göre bir seçim yapılacak. Adaylar çıkacak kendi aralarında yarışacaklar. Şu anda delege seçimleri, ilçe, sonra il. Ağustos sonu eylül başı gibi olabilir."

“PM TOPLANTISINA TANJU BEYİN GELECEĞİNİ SANMIYORUM”

(Pazar günü PM’yi neden topluyorsunuz?) Normalde 2 ayda bir topluyoruz. PM’den bir teklif geldi ‘Ayda bir toplansa daha mı iyi olur diye?’ Biz de olur dedik. Belediye başkanlarıyla da bir araya geleceğiz. Artık seçim sürecine girdik. Onlar da çalışacaklar. Neler yapıp yapmadılar, biz neler düşünüyoruz. O çerçevede bizim düşüncelerimiz olacak” yanıtını verdi.

(Belediye başkanları toplantısına İmamoğlu veya Tanju Özcan gelecek mi?) “Tanju beyin geleceğini sanmıyorum. İmamoğlu büyük ihtimalle gelir. Niye görüşmeyelim? Düşman değiliz ki…CHP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye başkanı…”

(Zoom toplantısıyla ilgili görüşmek ister misiniz kendisiyle?) "Hayır o konulara girmek istemem, kendisi açarsa o zaman. Toplantının konusu da o değil zaten. Toplantının konusunu yerel seçimlerde neler yağacağız? Yeni bir arkadaşımız, yerel yönetimlerden sorumlu genel başkan yardımcısı arkadaşımız var, o arkadaş da kendi düşüncelerini bir şekliyle aktaracak"

“YERİ ZAMANI GELİR EĞER İTTİFAKI OLUŞTURACAK ORTAM OLUŞURSA YAPILIR”

(Yerel seçimde ittifak olur mu?) “Bilmiyorum. Henüz o aşamaya gelmedik. Sanki ittifak yokmuş gibi her parti öyle çalışıyor. Yeri zamanı gelir eğer ittifakı oluşturacak ortam oluşursa yapılır."

“Seçimleri kazansaydınız, ekonomide ne yapardınız?) "İlk yapacağımız işlerden birisi kamuda israfı önleme genelgesi çıkarırdık, bunlar gibi yapmazdık. Saray dediğiniz ayrı bir dünya. İsraf gırla gidiyor, milyarlar gidiyor orada. Dolar bazında ihale alacaksınız, gelir garantisi alacaksın onları da bitirecektik."

“ERDOĞAN GELDİ AYNI ŞEYİ YAPTI, ÜSTELİK BANA GÖRE TÜKÜRDÜĞÜNÜ YALADI. DEVLETİN İTİBARINI YERLE BİR ETTİ”

"Reuters’te bir haber çıktı İsveç’in NATO’ya gelişini onaylamadan önce Bilal Erdoğan ile ilgili olarak. Yalanlandı haber. Reuters ne dedi, ‘Ben haberimin arkasındayım.’ İsveç’in NATO’ya girişine evet dedi. Biz baştan beri NATO’nun genişlemesini istiyoruz zaten. Ben doğruyu söyledim linç edildim. Erdoğan geldi aynı şeyi yaptı, üstelik bana göre tükürdüğünü yaladı. Devletin itibarını yerle bir etti.

Biz öteden beri Türkiye’nin güvenliği açısından, üzerine düşen yükün hafiflemesi açısından. Biz devletimizi düşünürüz. Partiyi değil. Bizim için önce Türkiye Cumhuriyeti devletinin güvenliği gelir. Dış politikada ben istediğim gibi konuşurum diye bir laf yoktur. ‘Kur’an yakana ben izin vermem’ dedi mi? Dedi. Oraya gidince ne oldu? Çünkü oğlu üzerinden tehdit edildi ve onun ne olduğu belliydi. Malvarlığı üzerinden teslim alındı. Yabancıların teslim aldığı bir kişi Türkiye Cumhuriyeti devletini yönetemez.

Ben Türkiye’nin dış politikada barış eksenli ve ülkenin çıkarları korunarak bir dış politika izlenmesini hep söyledim. Dış politikada iktidar muhalefet olmaz. Ortak hakaret etmesi gerektiğini söyledim. Ama Erdoğan, ‘Ben istediğim gibi yönetirim’ dedi. Ne oldu?”

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.