Gerçek Muhabir

İzmir Sağlık Platformu üyeleri, görevi başında öldürülen sağlık emekçilerini andı: Şiddeti engellemek için önce samimi olunuz

GÜNDEM

 İzmir Sağlık Platformu, Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü nedeniyle İzmir İl Sağlık Müdürlüğü önünde açıklama yaparak görevi başında öldürülen meslektaşlarını andı. Birlik Sağlık-Sen Genel Başkanı Ahmet Doğruyol, “Sağlıkta şiddeti önlemek istiyorsanız önce samimi olacaksınız. Sağlıkta şiddeti önlemek için önce gerekli yasal önlemleri yapmak zorundasınız. Görsel olarak pansuman tepkiler değil, önce samimi olunuz” dedi.

Türk Tabipleri Birliği’nin Dr. Ersin Arslan’ın 2012 yılında Gaziantep'te çalıştığı hastanede bir hasta yakını tarafından bıçaklanarak öldürülmesinin ardından Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü olarak belirlediği 17 Nisan’da görevi başında katledilen sağlık emekçileri, İzmir’de anıldı.

İzmir Sağlık Platformu, İzmir İl Sağlık Müdürlüğü önünde açıklama yaptı. Sağlık çalışanları adına açıklamayı yapan İzmir Tabip Odası Genel Sekreteri Nuri Seha Yüksel, görevi başında şiddet gören sağlık çalışanlarına ilişkin verileri paylaştı. Yüksel, şunları söyledi:

“10 hekimden 9’u çalışma en az bir defa şiddet gördü”

“17 Nisanları kaybettiğimiz meslektaşlarımızın acısıyla bir araya gelerek yaşıyoruz. Sağlık çalışanlarına karşı giderek artan şiddet ile ilgili farkındalığın artması, şiddetin toplumsal olarak reddedilmesi, gerekli ve etkili yasal düzenlemelerin yapılmasını sağlamak üzere her 17 Nisan’da ülke genelinde birçok etkinlik ile anmalarımızı gerçekleştiriyoruz. 2023 yılında Türk Tabipleri Birliği’nin üyeleri arasında yapmış olduğu anket çalışmasına katılan 10 hekimden 9’u çalışma hayatı boyunca hasta veya yakını tarafından en az bir defa şiddet gördüğünü; şiddet görenlerin yaklaşık üçte ikisi yetkili mercilere bildirimde bulunmadığını tespit ettik. Ve Beyaz Kod kullanımında TTB yeterli bilgiyi alamadığı için açılan ve sonuçlanan davalar üzerinden durum değerlendirildiğinde Ocak 2016’dan Temmuz 2023’e kadar 25 bin 315 adet fiziksel şiddet bildirimi yapılmıştır. Özü itibarıyla kişisel ve toplumsal iyiliği hedef alan hekimlerin ve sağlık çalışanlarının gittikçe artan dozda ve bazen de ölümcül olan şiddete maruz kalması anlaşılmazdır, kabul edilemezdir.”

“Sağlıkta şiddet sağlık hizmeti sunumunu da engellemektedir”

Sağlıkta şiddetin siyasilerin söylemleriyle daha da yaygınlaştığını belirten Yüksel, şöyle devam etti:

“Sağlıkta yaşadığımız bu şiddet sarmalının; evlerden, sokaklardan ve hepsinden önemlisi bunu önlemek ve gerekli tedbirleri almakla yükümlü en yetkili organların söylemlerinden bağımsız olduğu düşünülemez. Ülkemizde sağlıkta şiddetle ilgili samimiyetsiz tutumun en çarpıcı örneği olarak; ‘Memnuniyetsizliğiniz varsa gidin sağlık personelinin gırtlağına yapışın’ diyen bir milletvekilinin hâlâ Meclis’te olması üzücü, düşündürücü ve kırıcıdır. Sağlıkta dönüşüm nedeniyle sağlığın bugün geldiği noktanın yarattığı olumsuz iklimin şiddeti doğurduğu, özellikle acil servislerde kontrolden çıktığı, sağlık çalışanlarının kendilerini emniyette hissedemedikleri, sağlık hizmetinin verildiği yerlerin güvenli olmaktan çıktığı aşikardır. Tedavisi için uğraşılan ya da ameliyatı yapılan bir hasta veya o hastanın yakını tarafından saldırıya uğraması ve bu saldıralar sonucunda sağlık çalışanlarının hayatlarını kaybetmesi kanıksanamaz, kabul edilemez. Her gün birçok sağlık merkezinde yaşanan mobbing, tehdit, hakaret ve fiziksel saldırıya varan şiddetin her türlüsünü durdurmaya kararlıyız. Sağlıkta şiddet bir yandan hekimlerin ve sağlık çalışanlarının can güvenliğini tehdit ederken, aynı zamanda sağlık hizmeti sunumunu da engellemektedir.”

“Kararlı ve samimi bir mücadeleyi talep etmekteyiz”

Sağlık çalışanlarının taleplerini sıralayan Yüksel, şöyle konuştu:

“Toplumda yaygınlaşan şiddet iklimine ve özel olarak sağlıkta yaşanan şiddet olgularına karşı kararlı ve samimi bir mücadeleyi talep etmekteyiz. Sağlıkta şiddetin tam anlamıyla önlenebilmesinin; şiddeti doğuran kültürel, toplumsal, siyasal, hukuksal yapının düzeltilmesinin, sosyal ve ekonomik düzeyin yükseltilmesinin ancak demokrasi, adalet ve barış ortamında sağlanabileceğini biliyoruz. TTB’nin sağlık çalışanlarına yönelik suçlar için yasa önerisine göre; cezalar artırılmalı, Türk Ceza Kanunu’nda şiddet başlığı ile ayrı bir suç kategorisi tanımlanmalı, suçların infazında hükmün açıklanmasının geri bırakılması ve denetimli serbestlik uygulamaları kaldırılmalı, sağlık kuruluşlarına silahla girilmesi yasal düzenlenmelerle engellenmelidir. Mesleğimizin geleceği şiddet değil, karşılıklı güven içeren bir sağlık ortamına dayanır. Bu nedenle genç meslektaşlarımıza şiddet içermeyen bir sağlık ortamında hekimlik yapacakları bir gelecek bırakmak da bizim sorumluluğumuzdur.”

“Sağlıkta şiddeti önlemek istiyorsanız önce samimi olacaksınız”

Birlik Sağlık-Sen Genel Başkanı Ahmet Doğruyol da şiddetin engellenmesi noktasında ‘samimiyet’ vurgusu yaparak şu ifadeleri kullandı:

“Bize göre sağlıkta şiddeti önlemek isteyen bir yönetim yok. Bir Sağlık Bakanlığı yetkilileri yok. Çünkü her gelen Sağlık Bakanı’nın ilk cümlesi, ‘Sağlıkta önceliğimiz vatandaş memnuniyeti, hasta memnuniyeti’ oluyor. Elbette hasta memnun olsun ama sağlık çalışanlarını memnun etmeden vatandaşı memnun etme lüksünüz yok. Sağlıkta şiddeti önlemek isteseydiniz bugüne kadar yasal düzenlemeleri yapardınız. Sizin böyle bir derdiniz yok. Sizin derdiniz, göstermelik günü kurtarma politikaları. Siz hastanelerin hepsini sağlıkta şiddeti önlemek adına XRay cihazları koydunuz. Oradaki güvenlik görevlisi arkadaşların XRay cihazından geçen vatandaşı, sorgulama yetkisi yok. Sağlıkta şiddeti önlemek istiyorsanız önce samimi olacaksınız. Sağlıkta şiddeti önlemek için önce gerekli yasal önlemleri yapmak zorundasınız. Görsel olarak pansuman tepkiler değil, önce samimi olunuz. “

Mengüç: “Tek bir cümle sağlıkta şiddet için oldukça etkin bir caydırıcı yöntem oluyor”

Birlik Dayanışma Sendikası Genel Başkanı Derya Mengüç ise anayasal düzenlemenin gerekli olduğunu ifade ederek şunları söyledi:

“Sağlıkta şiddet, sağlıkta dönüşüm programıyla birlikte hayatımıza giren bir kavram oldu. Sağlık emekçileri, hekimler, ebeler, hemşireler hayat kurtarandan şiddet kurbanına dönüştü. Devam eden sağlıkta şiddet, aşırı iş yükü, baskı ve mobbing sağlık çalışanlarını tüketiyor. Sağlıkta şiddet aynı zamanda genç meslektaşlarımızın mesleğe başlarken en büyük korkusu oldu. Çözümü yurt dışında arayan meslektaşlarımızın en büyük nedeni şiddet oldu. Bu böyle devam ettiği sürece bilinsin ki sağlık emekçileri tükenecek. Bu sadece hekimleri, ebeleri, hemşireleri, sağlık emekçilerini ilgilendiren bir konu değil. Bu devam ettiği sürece halkın sağlığı ve halkın sağlık geleceği de etkilenecek. Bu kaçınılmazdır. Sağlık Bakanlığı yıllardır sağlıkta şiddet konusunda en ufak bir adım atmadı. Çıkartılmış olan bir takım düzenlemeler de layıkıyla ve gerektiği gibi uygulanmıyor. Pek çok Avrupa ülkesinde sadece tek bir cümle sağlıkta şiddet için oldukça etkin bir caydırıcı yöntem oluyor. Türk Ceza Kanunu'na eklenebilecek, ki bunu biz sadece dile getirebiliriz. ‘Sağlık kurumlarında sebep olunan her türlü sözel, fiziksel şiddet fiili üç katı ve para cezasına çevrilemez halde cezalandırılır’ şeklinde bir hüküm. Çok şey istemiyoruz. Sadece bir cümle! Sağlıkta şiddeti tümüyle bitirmese bile oldukça etkili olabilir, caydırıcı olabilir.”

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.