Gerçek Muhabir

Getirilecek arabuluculuk sistemine ve nafaka düzenlemesine kadın derneklerinden tepki: "Aileyi korumanın yolu, eşitliği sağlamaktan geçer"

GÜNDEM

Kadın dernekleri, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 4’üncü Yargı Reformu Strateji Belgesi’nde boşanmalarda arabuluculuk sisteminin getirilmesine ve nafakada düzenlemeler yapılmasına tepki gösterdi. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’ndan Esin İzel Uysal, "Nafaka, evlilik içerisinde kadınların görünmeyen emeğinin karşılığı. Bu zamana kadar nasıl mücadele ederek kazandıysak şimdi de vazgeçmeyeceğiz bu haklarımızdan" dedi. Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği Başkanı Müjde Tozbey ise "Bu tür düzenlemelerin kadınların haklarını ve yaşamlarını riske atmasına sessiz kalamayız. Aileyi korumanın yolu, kadınların özgürlüklerini ve haklarını sınırlamak değil, eşitliği sağlamaktan geçer" ifadesini kullandı.

Haber: Buse ÖZBEY

(ANKARA) - Kadın dernekleri, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 4’üncü Yargı Reformu Strateji Belgesi’nde boşanmalarda arabuluculuk sisteminin getirilmesine ve nafakada düzenlemeler yapılmasına tepki gösterdi. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’ndan Esin İzel Uysal, "Nafaka, evlilik içerisinde kadınların görünmeyen emeğinin karşılığı. Bu zamana kadar nasıl mücadele ederek kazandıysak şimdi de vazgeçmeyeceğiz bu haklarımızdan" dedi. Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği Başkanı Müjde Tozbey ise "Bu tür düzenlemelerin kadınların haklarını ve yaşamlarını riske atmasına sessiz kalamayız. Aileyi korumanın yolu, kadınların özgürlüklerini ve haklarını sınırlamak değil, eşitliği sağlamaktan geçer" ifadesini kullandı.

Geçen günlerde 4’üncü Yargı Reformu Strateji Belgesi'ni açıklayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, boşanma davalarında arabuluculuk sisteminin getirileceğini ve nafakayailişkin de düzenlemeler yapılacağını söylemişti. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Palatformu Kadın Meclisleri Temsilcisi Esin İzel Uysal ile Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği Başkanı Müjde Tozbey, aile arabuluculuk sisteminin ve nafaka düzenlemesinin kadınları nasıl etkileyeceğine ilişkin ANKA Haber Ajansı’na değerlendirmelerde bulundu.

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu Kadın Meclisleri Temsilcisi Esin İzel Uysal, arabuluculuk sisteminin, boşanmaların hızlandırılması gibi ifadelerin aslında 2023’ün sonunda yapılan Medeni Hukuk Çalıştayları ile gündeme geldiğini söyledi.

"İktidar, şiddetten bizim anladığımızı anlamıyor"

Arabuluculuğun sadece eşit iki taraf arasında olabileceğini belirten Esin İzel Uysal, kanun önünde kadın ve erkek eşit olduğunu ancak sosyal hayat içerisinde böyle bir eşitlik olmadığını vurguladı. Kadınların evli oldukları, boşanmak istedikleri ya da boşandıkları erkekler tarafından öldürüldüğüne dikkati çeken Uysal, ”İç hukukumuz, İstanbul Sözleşmesi ve evrensel hukuk, şiddet durumunda ‘arabuluculuk olmaz’ der. Yalnızca fiziksel şiddet de değil bu, psikolojik şiddet de buna dahil. Fakat iktidar, şiddetten bizim anladığımızı anlamıyor. Dolayısıyla arabuluculuk uygulaması, boşanma aşamasında kadınların hak kaybı ile sonuçlanacağı çok açık bir uygulama. Ve elbette evrensel hukuka da aykırı” diye konuştu.

Kadınların boşanmak uğruna nafaka hakkından, mal paylaşımına ilişkin haklarından vazgeçmek zorunda kaldığına değinen Uysal, "Boşanmak isteyen kadını ve erkeği siz arabuluculuk masasına oturtursanız bu hak kayıplarının önünü açmış olacaksınız" ifadelerini kullandı.

"Eşit ve özgür bir yaşamı var edebilmek için mücadele etmeye devam edeceğiz"

Nafakanın, boşanmaların hızlandırılmasının, boşanmalarda arabuluculuk sisteminin tartışılmasının aslında Medeni Kanun’u tartışmak anlamına geldiğini aktaran Uysal, kadınların elde ettiği kazanımların bu uygulamalar sonucunda geriye gittiği tehlikesi ile karşı karşıya kalınacağını vurguladı. Medeni Kanun’un Türkiye’de kadınların toplumsal hayatın içerisinde eşitçe var olabilmesinin garantisi olduğunu belirten Uysal, “Nafaka, evlilik içerisinde kadınların görünmeyen emeğinin karşılığı. Bu zamana kadar nasıl mücadele ederek kazandıysak şimdi de vazgeçmeyeceğiz bu haklarımızdan. Gerçek anlamda eşit ve özgür bir yaşamı var edebilmek için mücadele etmeye devam edeceğiz” dedi.

"Sorunları ‘uzlaşarak’ çözmeye zorlamak, onların yaşam hakkını riske atmak anlamına geliyor"

Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği Başkanı Müjde Tozbey, arabuluculuk sisteminin toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadın hakları açısından ciddi endişeler yarattığını belirterek, anlaşmazlıkların çözümünü hedefleyen sistemin incelendiğinde kadınların haklarını zayıflatacak ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğini derinleştirecek tehlikeler barındırdığına dikkati çekti. Arabuluculuk sisteminin temel mantığının, tarafların uzlaşması üzerine kurul olduğunu ancak Türkiye gibi ataerkil toplumlarda, "uzlaşmanın" genellikle kadınların hak kaybıyla sonuçlandığını dile getiren Tozbey, şöyle devam etti:

"Özellikle boşanma süreçlerinde sıkça karşılaşılan kadına yönelik şiddet, ekonomik bağımlılık ve çocukların velayeti gibi konular, arabuluculuk sistemi içerisinde yeterince hassasiyetle ele alınmazsa -ki alınmayacağını hepimiz biliyoruz- kadınların zarar görmesine neden olur. Erdoğan’ın aile arabuluculuğunu öne sürmesindeki ana motivasyon, her zaman olduğu gibi ‘aile birliğini koruma’ olarak lanse ediliyor. Ülkemizde kadınların en çok aile içinde öldürüldüğü, şiddete maruz bırakıldığı ve haklarının ihlal edildiği gerçeği göz önüne alındığında, bu hedefin kadınlar için ne denli tehlikeli olduğu açıkça görülüyor. Bu durumda, kadınları aile içinde kalmaya ve sorunları ‘uzlaşarak’ çözmeye zorlamak, onların yaşam hakkını riske atmak anlamına geliyor."

Türkiye’de kadın cinayetleri ve kadına yönelik şiddetin her geçen gün arttığına değinen Müjde Tozbey, devletin önceliğinin kadınların yaşam haklarının ve güvenliğinin korunması olması gerektiğini söyledi. Aile arabuluculuğu gibi sistemlerin şiddeti önlemeyeceğini aksine şiddet mağdurlarını suçluya karşı savunmasız hale getirdiğini dile getiren Tozbey, ”Kadınların kendi haklarını korumak için başvurabilecekleri mekanizmalar güçlendirilmezken, adaletin özelleştirildiği bir sistem inşa edilmesi, kadın hakları mücadelesi açısından kabul edilemez” ifadesini kullandı.

“Devletin görevi, kadınları uzlaşmaya zorlamak değil, onların adalet arayışına destek olmaktır”

Tozbey, sözlerini şöyle tamamladı:

"Aile arabuluculuğu sistemi, kadını birey olarak değil, aile içinde bir unsur olarak görmeye devam eden ataerkil ve gerici bir anlayışın bir yansımasıdır. Kadın hakları savunucuları olarak, bu tür düzenlemelerin kadınların haklarını ve yaşamlarını riske atmasına sessiz kalamayız. Aileyi korumanın yolu, kadınların özgürlüklerini ve haklarını sınırlamak değil, eşitliği sağlamaktan geçer. Devletin görevi, kadınları uzlaşmaya zorlamak değil, onların adalet arayışına destek olmaktır."

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.