Eski Milli Parklar Genel Müdürü Hüsrev Kara, “Kendi, yangın filomuzu korumamız lazım. Kiralayarak bu işlere devam etmek kolay bir iş değil. 300 hektar civarındaki yangınların ortaya çıkardığı enerjinin Japonya’ya atılan atom bombasının enerjisine eşit olduğunu biliyoruz. Bu noktaya ulaştıktan sonra su atarak ya da kimyasal maddeler püskürterek bunu durdurma şansınız çok düşük” dedi.
Türkiye Ormancılar Derneği İkinci Başkanı, eski Milli Parklar Genel Müdürü Hüsrev Özkara; yangınlardaki en önemli sebebin iklim değişikliği olduğunu ifade etti. Özkara, bugün biz de bu işlerin sorumlusu olarak şu an da çalışıyor olmuş olsak yaşadığımız yangına karşı verebileceğimiz mücadele bugünkünden çok farklı olmaz” diyerek yangınla mücadelenin yangın başlamadan önce alınması gerektiğini vurguladı.
"YANGINLARIN SEBEPLERİNİN YARIYA YAKINI BİLİNMİYOR"
Özkara, bu zamana kadar meydana gelen yangınlarda, hep sonrasının konuşulduğunu, yangın öncesinde yapılması gerekilenlerin bir kenara bırakıldığını ifade ederek ANKA Haber Ajansı’na şöyle konuştu:
“Yanan alanlardaki çıkan yangınların sebeplerinin hemen hemen yarıya yakını bilinmiyor. Bilemediğiniz bir felaketle mücadele etmeniz çok zorlaşır. İnsan kaynaklı olduğu ama hangi nedenlerden kaynaklandığını bilmiyoruz. Kendi, yangın filomuzu korumamız lazım. Kiralayarak bu işlere devam etmek kolay bir iş değil. En son çıkan Manavgat yangınında yaklaşık 10 bin hektarda bir sahanın yandığını biliyoruz. Bunun en az 5 bin hektarı orman alanı. Onun dışında da yerleşim alanına kadar sirayet eden sahalar var. Hava koşulları olumsuz rüzgâr karadan denize esiyor ve ortamı kurutuyor. Yangını artırıyor.”
“YANGIN BELLİ BİR NOKTAYA ULAŞTIĞINDA, DURDURMA ŞANSINIZ ÇOK DÜŞÜK"
Yangın çıktıktan sonra yapılan müdahalelerin çok etkili olmadığını aktaran Hüsrev Özkara çözüm odaklı olmak gerektiğini hatırlatarak şöyle devam etti:
“Yangın çıktıktan sonra eğer belli bir enerji birikimine ulaşmışsa, 300 hektar civarındaki yangınların ortaya çıkardığı enerjinin Japonya’ya atılan atom bombasının enerjisine eşit olduğunu biliyoruz. Bu noktaya ulaştıktan sonra su atarak, ya da kimyasal maddeler püskürterek bunu durdurma şansınız çok düşük. Sonuçta yangın belli bir noktada doğal hatlara gelerek sona eriyor.
"UÇAK OLSA HALLEDERİZ, ŞEKLİNDE KONUŞMALAR DOĞRU DEĞİL"
Biz Türkiye Ormancılar Derneği olarak şu tür bir konuşmanın doğru olduğunu düşünmüyoruz, ‘Uçak olsa biz hallederiz yangın biter’ şeklinde konuşmalar doğru değil. Bunu samimiyetle söylüyorum. Ama burada önemli olan konu şu, biz yangınla mücadele edecek hava filomuzu, özellikle bu konuda tecrübeli Türk Hava Kurumu'muzu güçlendirerek, oradaki yapının geçmişteki birikimlerinden yararlanarak yeni bir yol haritası çizmemiz lazım. Bizim kendi hava filomuzu güçlendirerek, yeni bir yol haritası çizmemiz lazım. Bir uçağın günlük maliyeti 450 bin lira. Elimizde üç tane uçak var. 1 milyon 350 bin lira. Biz günlük uçaklara bedel ödüyoruz. O yüzden olayları birbirimizi karşılıklı anlayacak şekilde ortaya koymamız lazım. Yanığını sıfırlamak mümkün değil ama yangının daha büyük felaketler doğurmasını engellemek mümkün.”
"HER YANGIN SONRASI, NASIL ÇIKTIĞINA DAİR HİKAYESİ YAZILMALI"
Yangının nasıl çıktığına dair incelenip, her büyük yangın sonrasında hikayesinin yazılması gerektiğini belirten Özkara, “Yangınları mümkün olduğu kadar küçük göstererek, ‘Ya yandı ama 30 bini geçmedi’ gibi kendimizi aldattığımız ama gerçekte ormanlara büyük zarar veren tüm o canlı yapıyı olumsuz etkileyen bir sonuç bu. Kamuoyuna böyle yansıtmayalım tepki alırız gibi düşünceler doğru değil” dedi.
“EN ÖNEMLİ PARAMETRE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ”
Yangınlarda en önemli parametre iklim değişikliği diyen Özkara doğal afetlerin en önemli boyutunun insan yaşamının kalitesini düşürdüğünü söyledi. Özkara konuşmasının devamında şunları söyledi:
“Ormanlar oksijen deposudur. Karbon yutaklarıdır. Her bir ağacın ortaya koyduğu bir görev var. Akdeniz ekosisteminde yaygın türümüz kızılçamdır. Çıkan yangın tüm oradaki biyolojik zinciri olumsuz etkiler. O canlılığın yeniden oluşabilmesi için 50 yıl 100 yıl geçmesi lazım. Ortama vermiş olduğu zehirli gazlar insan sağlığı için de tehdit oluşturuyor. Hem bir taraftan alanı kaybediyorsunuz. Hem bir taraftan eski haline getirmeniz için çok ciddi mali külfet ödemeniz lazım. O nedenle yeni bir yönetim modeline ihtiyaç var.
"BİR İNSAN ÖMRÜ YETMEYECEK O EKOSİSTEMİN OLUŞMASINA"
En önemli parametre iklim değişikliği eski alışkanlıklarla biz bu türlü yangınlarla mücadele edemeyiz. Yunanistan yangınında da insanlar karadan denize kaçmak zorunda kaldı. Hatta büyük bir trafik sorunu yaşandı. Yangınlarda ekosistem yok oluyor. Belki bir insan ömrü yetmeyecek o ekosistemin oluşmasına. Bütün doğal afetler yaşamın dengesini bozar. Yaşamın kalitesini düşürür. En önemli boyutu bu.”
(Anka)