CHP Genel Başkan Koordinatör Başdanışmanı Erdoğan Toprak, yüksek fiyat uygulayıp elektrik faturalarını şişirdikleri saptanan 40 elektrik üretim-dağıtım şirketine 11 milyar TL ceza kesilmesinin, iktidarın yeni bir algı operasyonu olduğunu savundu. Toprak, “Çoğu iktidara yakın 40 şirketin halkı 11 milyar TL soymasına iktidar, Enerji Bakanlığı, EPDK bugüne kadar nasıl göz yummuş? Milyonlarca vatandaşın elektrik faturalarıyla milyarlarca TL soyulması, ‘Parayı iade edecekler, faturalar düşecek’ denilerek geçiştirilemez. Bu enerji şirketleri 2022 Nisan’ından bugüne faturaları sehven şişirdiyse EPDK’dan aldıkları lisanslar derhal iptal edilmelidir. Kasten şişirdilerse hem lisansları iptal edilmeli hem de adalet önünde milleti 11 milyar TL soymanın hesabını vermeliler” dedi.
CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, haftalık değerlendirme raporunu bugün yayımladı. Toprak, raporda şunları kaydetti:
“Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), yüksek fiyat uygulayıp elektrik faturalarını şişirdikleri saptanan 40 elektrik üretim-dağıtım şirketine, soruşturma açılarak 11 milyar TL ceza kesildiğini açıkladı. Şirketlerden parayı iade etmelerinin istendiği ve elektrik faturalarının düşeceği duyuruldu. İktidarın yeni seçim ve algı oyunu; ‘Elektrik faturanız, yaptığımız zamlardan değil, bu şirketlerin fazla ücret almasından kabardı.’
Çoğu iktidara yakın 40 şirketin halkı 11 milyar TL soymasına iktidar, Enerji Bakanlığı, EPDK bugüne kadar nasıl göz yummuş? Milyonlarca vatandaşın elektrik faturalarıyla milyarlarca TL soyulması, ‘Parayı iade edecekler, faturalar düşecek’ denilerek geçiştirilemez. Bu enerji şirketleri 2022 Nisan’ından bugüne faturaları sehven şişirdiyse EPDK’dan aldıkları lisanslar derhal iptal edilmelidir. Kasten şişirdilerse hem lisansları iptal edilmeli hem de adalet önünde milleti 11 milyar TL soymanın hesabını vermeliler. İktidarın yeni seçim ve algı oyunu; ‘Elektrik faturanız yaptığımız zamlardan değil, elektrik şirketlerinin kasten faturaları şişirmesinden kabardı.’
“İKTİDARIN SEÇİME ENDEKSLİ YENİ EVİM KAMPANYASINDA ÖZEL BANKALAR YİNE YOK”
Kamu bankası kaynaklarının iktidarın seçim vaadi kampanyalarında kullanılması adımları, herkesin vergileriyle katkı sağladığı, tüm millete ait bu kurumların iktidarın emellerine alet edilmesidir. 20 yıldır kamu bankalarının kasasını asli görev ve amaçları dışında boşaltıp kredi dağıtan iktidarın ‘Yeni Evim’ kampanyasında sadece kamu bankalarının yer alması, haksız-adaletsiz ve seçime endeksli bir siyasi istismardır. İktidarın seçime endeksli Yeni Evim kampanyasında özel bankalar yine yok. 100 bin kişiyi ev sahibi yapma vaadi için sadece altı kamu bankası, düşük faizli milyarlarca TL kredi dağıtacak. Müteahhitlere de 25 milyar TL aktarılacak. Kredi taksitlerinin yüzde 50’sini Hazine üstlenecek. Kamu bankalarının kredi ve faizden doğacak görev ve finansman zararları Hazine’ye yıkılarak, milletin ödediği vergilerden karşılanacak. İktidar, oy almak ve sözde ‘orta gelirli’ 100 bin kişiyi ev sahibi yapmak için Hazine’nin, kamu bankalarının zararını, yükünü 85 milyona ödetip siyasi nema toplama derdinde.
“SİYASİ PAZARLIKLAR VE ÜYELİKLERİN İKTİDAR İTTİFAKI İÇİNDEKİ PAYLAŞIMI, SEÇİMLERİ BAĞIMSIZ-TARAFSIZ VE HAKİM TEMİNATI ÇERÇEVESİNDE YÜRÜTMESİ GEREKEN YSK’YA GÜVENİ YARALIYOR”
İktidar, seçim mühendisliği planlarının bir aşamasını da Yüksek Seçim Kurulu üyelik seçimleri üzerinden yürütüyor. Boşalan 5 üyelik için yapılan seçimlerde Danıştay’dan gelecek 2 üye belli olurken Yargıtay’dan gelecek 3 üye için seçim turları sürüyor. Siyasi pazarlıklar ve üyeliklerin iktidar ittifakı içindeki paylaşımı, seçimleri bağımsız-tarafsız ve hakim teminatı çerçevesinde yürütmesi gereken YSK’ya güveni yaralıyor. İktidarın seçim mühendislikleri, YSK ve il-ilçe seçim kurullarıyla ilgili dizayn planları sökmeyecek. Her sandık, her tutanak, her oy çetelesi, iktidarın seçim hezimetinin belgesi olacak. Demokrasi ve siyaset tarihi; sandığa, seçmenin hür iradesine gölge düşürme çabalarının nasıl hezimete uğratıldığını yazacak.
“TİCARİ FAALİYETLERDE YABANCILARIN ETKİNLİĞİ ARTIYOR”
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin Aralık 2022 Şirket İstatistikleri, iktisadi faaliyetlerdeki reel tablonun hızla karardığını gösteriyor. Aralıkta, kapanan şirketler yüzde 177,3 artarken yabancı ortaklı kurulan şirket sayısındaki artış yüzde 50’ye yaklaştı. Rus ve İran ortaklı şirketler başı çekiyor. Ticari faaliyetlerde yabancıların etkinliği artıyor. Özellikle medyaya da yansıyan yasa dışı faaliyetler, çete savaşları, suç paralarının aklanması, yabancı suç organizasyonlarının ‘ticari-finansal-gayrimenkul-danışmanlık vb. hizmet veren işletme’ görüntüsüyle ülkedeki faaliyetlerini artırmaları dikkate alındığında, yabancı ortaklı şirket sayısındaki bu patlama yakından izlenmeli, denetlenmeli.
“İKTİDARIN KONUT KAMPANYALARI, DAR VE ORTA GELİRLİ KESİMLERİN HAYALLERİNİN İSTİSMARINDAN ÖTE BİR ŞEY DEĞİL”
Seçime yönelik konut kampanyalarıyla algı yaratma çabasındaki iktidarın vaadine karşın, Merkez Bankası’nın açıkladığı Konut Fiyat Endeksi artışı Türkiye ortalaması yüzde 174,3’e ulaştı. Küresel konut fiyatları artış endeksinde Türkiye, yüzde 189 artışla dünya birincisi. Gelirleri yüzde 30 artıran iktidarın uyguladığı politikalarla bu noktaya gelen konut fiyatları karşısında iktidar kampanyalarının gerçeklerle ilgisinin olmadığı apaçık ortada. Merkez Bankası resmi verileri ve küresel konut fiyat artışı sıralamasının gösterdiği gerçek; iktidarın konut kampanyaları, dar ve orta gelirli geniş kesimlerin hayallerinin istismarından öte bir şey değildir.
“KURAKLIK TÜRKİYE’DE DAHA AĞIR YAŞANIYOR”
Dünya genelindeki kuraklık Türkiye’de daha ağır yaşanıyor. Barajlarda su seviyesi riskli düzeye indi. Kuraklığın etkisiyle ürün ekiminde, tarımsal sulamada ve üretimde düşüş tehlikesi baş gösterdi. Üretim yetersizliğinden kaynaklı gıda fiyat artışı ihtimali arttı. Yüzde 151,3 olarak açıklanan Tarım Ürünleri Üretici Fiyat Endeksi’nin daha da yükselmesi kaçınılmaz görünüyor. TÜFE aralıkta baz etkisiyle yüzde 85’ten 64’e inerken aynı ay Tarım-ÜFE’nin yüzde 151 artması, iktidarın ‘enflasyon düştü’ iddiasının gerçekle örtüşmediğinin somut kanıtı. Tarımda, gıdada üretici fiyatları böylesine artarken marketlerin iktidar baskısıyla fiyat sabitleme ve sınırlı sayıda üründe indirimlerinin sürmesi güç. Seçime endeksli ucuzluk algısı amaçlı bu kampanyalar, stoklarla sınırlı kalacaktır. Bir süre sonra fiyat artışları etiketlere yansıtılmak zorunda.
“SEÇİM SÜRECİ VE KAMPANYALAR HIZLANDIKÇA EGE’NİN İKİ YAKASINDA VE DOĞU AKDENİZ’DE İÇE DÖNÜK DIŞ POLİTİKA SÖYLEMLERİ VE HAMLELERİNİN SIKLAŞMASI VE SERTLEŞMESİ BEKLENMELİ”
Türkiye, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nde (GKRY) bu yıl seçim olacak. İktidarlar, dış politikadaki bazı adımlarla içeride seçim şansını artırmaya yöneliyor. Türkiye-Yunanistan arasında Ege ve Doğu Akdeniz’de karşılıklı açıklamalarla tırmanan gerilim, iktidarların seçim söylemlerine yansıyor. KKTC’de İHA-SİHA üssü kurulması kararıyla ABD’nin Girit’te üs hamlesine yanıt veriliyor. ABD ile F-16 satın alma pazarlığından somut sonuç alınamadığı anlaşılırken Yunanistan’a F-35 satışı kararı, Türkiye aleyhine yeni adım. Seçim süreci ve kampanyalar hızlandıkça Ege’nin iki yakasında ve Doğu Akdeniz’de içe dönük dış politika söylemleri ve hamlelerinin sıklaşması ve sertleşmesi beklenmeli.
Rusya Dışişleri Bakanlığı geçen hafta 12 ülke ile vizelerin karşılıklı kaldırılması konusunda çalışma başlatıldığını açıklamasına karşılık listede Türkiye yine yer almadı. 2016 başından itibaren Türk vatandaşlarına vize uygulaması başlatan Rusya, bugüne kadar verilen tavizlere rağmen geri adım atmadı. Rusya devlet medyasındaki bazı haberlerde, yorum ve analizlerde, Rusya Devlet Başkanı Putin’in, iktidara seçim amaçlı bazı ekonomik-parasal desteklerin yanında, vizeyi kaldırma kararı alarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yeni bir jestle seçim kampanyası için destek sağlayabileceği belirtiliyor.”