Gerçek Muhabir

Babacan: ''1950'de demokrasiye bir kez adım attık, yine atarız''

GÜNDEM

Demokrasi ve Atılım Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, “ Devletin görevi, hiç kimseyi belli kalıplara sokmak değildir. Devletin görevi, vatandaşlarını dönüştürmeye çabalamak değildir. Devletin görevi, toplum mühendisliğine soyunmak değildir. Bu ülkenin bütün farklılıklarını, kültürel çeşitliğini zenginlik olarak bilip, bir arada daha mutlu ve daha yüksek bir refaha ulaşmak için, yürüyebiliyorsanız işte o devletin gerçekten yapması gereken görevi yerine getirdiği bir Türkiye demektir” dedi.

Babacan, Şanlıurfa’da partisinin 1. Olağan il kongresinde konuştu. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin ülkedeki güvensiz ortamın kaynağı olduğunu söyleyen Babacan, “İstiklal Marşının girişinde söylediği gibi, "Artık konuşmaktan fikirlerden farklı kimliklerden, dünyadan gelecekten, korkmayan cesur özgür ve zengin bir Türkiye istiyoruz. ‘Korkma Türkiye’ diyorum. Bugünden çok daha zor şartlarda, 1923’te Cumhuriyeti kurduk. 1950’de demokrasiye doğru önemli bir adım attık, bunu bir kere daha yapabiliriz” diye konuştu.

Babacan'ın konuşmasından satır başları şöyle:

"DEVLETİN GÖREVİ HER VATANDAŞI OLDUĞU GİBİ KABUL ETMEKTİR: Devletin görevi her vatandaşı olduğu gibi kabul etmektir. İnsan olmaktan kaynaklanan ve anasından emdiği ak sütü gibi helal olan bütün haklarını olduğu gibi tanımaktır. Devletin görevi, hiç kimseyi belli kalıplara sokmak değildir. Devletin görevi, vatandaşlarını dönüştürmeye çabalamak değildir. Devletin görevi, toplum mühendisliğine soyunmak değildir. Bu ülkenin bütün farklılıklarını, kültürel çeşitliğini zenginlik olarak bilip, bir arada daha mutlu ve daha yüksek bir refaha ulaşmak için, yürüyebiliyorsanız işte o devletin gerçekten yapması gereken görevi yerine getirdiği bir Türkiye demektir.

KORKMA TÜRKİYE DİYORUM: Kimliği inancı ideolojisi ne olursa olsun, herkesi özgürlük, hak, adalet, demokrasi, ehliyet, fırsat eşitliği, hesap verebilirlik ilkeleri etrafında yeni bir toplumsal sözleşme yapmaya davet ediyoruz. Artık konuşmaktan fikirlerden farklı kimliklerden, dünyadan gelecekten, korkmayan cesur özgür ve zengin bir Türkiye istiyoruz. İstiklal Marşı’nın girişinde söylediği gibi, ‘Korkma Türkiye’ diyorum. Bugünden çok daha zor şartlarda, 1923’tecumhuriyeti kurduk, 1950’de demokrasiye doğru önemli bir adım attık bunu bir kere daha yapabiliriz.

GÜVEN ORTAMI YOK: Türkiye’nin 4 bir köşesine baktığımızda yatırımlar durmuş durumda. Son 2 yıldır çalışan sayısı hızla azalıyor. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi geldiğinden bu yana çalışan sayısı azalıyor. Bir yandan her yıl 1 milyona yakın gencimiz iş aramaya başlıyor. Bunun ülke için ne kadar vahim bir tablo olduğunu anlamamak güç değil. Güven ortamı mevcut yönetim eliyle oluşturulamaz. Yapamayacaklar.

ARTIK YENİLİK ZAMANI: Artık eski hesaplaşmaları kavgaları bırakıp yeni bir başlangıç yapmanın zamanı geldi. Kavgalar, hesaplaşmalar hiçbir sorunumuza çare olmadı, olmuyor. Geçmiş doğruları ve yanlışlarıyla içinden geçtiğimiz ortak geçmişimizdir geçmiş değiştiremeyiz birbirimizi geçmiş üzerinde uzlaşmaya zorlamak zorunda da değiliz, geleceğin ipleri bizlerde.

BİR KARIŞ TOPRAK SUSUZ KALMAZDI: Maalesef hükümetin aklı, kafası rant projelerinde. Yıllardır GAP projesi hala tamamlanamadı. Burada bu projeye ihtiyaç varken, sürekli ‘Kanal İstanbul’ diye duyuyoruz. Bir ‘Kanal İstanbul’ parasına Güneydoğu Anadolu’da suyun götürülmediği bir karış toprak kalmaz önceliklerinizi neye göre kurguluyorsunuz."

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.