Eğitim tarihimizin zenginliğinden her zaman bahsederim. Bu zenginliği kazandıranlardan biri de 1825-1880 yılları arasında yaşamış olan Ziya Paşa’dır. Hadi gelin Ziya Paşa’nın eğitimimiz adına önemini ve eğitimimiz için neler yaptığını hep beraber ele alalım.
Maarif Müsteşarlığı yapmış olan Ziya Paşa medrese eğitimine karşı çıkmış olup, onun eğitime dair fikirlerini “Defter-i Amal” kitabında görebiliriz. Ama onun eğitimimize asıl katkısı J.J. Rousseau’nun “Emile” adlı 1762 yılında yayınlanmış kitabını 1870'li yıllarda devrim niteliğinde bir adım olarak dilimize çevirmiş olmasıdır. Rousseau’nun bu eserinin Dünya eğitim tarihindeki önemini göz önüne aldığımızda bu çevirinin yapılmış olması gerçekten eğitimimiz adına büyük bir kazançtır.
Ziya Paşa yukarıda belirttiğimiz üzere medrese eğitimine karşı çıkmıştı. Yahya Akyüz bu durumu şöyle anlatıyor: Ziya Paşa okullardaki medrese çıkışlı öğretmenlerin, ellerinden başka hiçbir iş gelmeyen bilgisiz kişiler olduğunu, yabancı ülkelerde böyle bilgisizlere çocukların asla teslim edilmediğini, hatta bizdeki azınlıkların öğretmen ve okullarının bizimkilerden çok üst düzeyde öğretim yaptıklarını, onlardan on yaşındaki öğrencilerin gazete okuyup yazı yazabildiğini, bizde ise on beş yaşındaki pek az çocuğun iki satır yazıp gazete okuyabildiğini söyler.
Ziya Paşa Rousseau’nun “Emile” adlı eserinden ciddi manada etkilenmiştir. Yukarıda sözünü ettiğimiz eğitim görüşlerine yer verdiği “Defteri Amal” kitabında bu etki somut olarak görülmektedir. Bizim ülkemizde çocuk eğitimine yeterince önem verilmediğini, Rousseau’nun çocuğu merkeze alıp, doğa merkezli yani naturalist bakış açısına uygun yetiştirilmesi gerektiğini anlattığı gibi uzun uzun anlatmıştır.
Ziya Paşa'nın “Bizde en büyük iki memuriyet vazife-i insaniyet vardır ki bile bile en kabiliyetsizlere verilir: Biri çocuk lalağı, ötekisi kaza müdürlüğü!” sözleri pek çok şeyin özetidir aslında. Türkiye Hepimizin, Eğitim Hepimizin…